25 Ağustos 2024 Pazar

Bu Ülkede Üretici Olmak!

Posted by Шlэрэнкъо


Çocukluğumda ürettiğimiz zerzevatı pazara getirir satmaya çalışırdık.

Yani bundan 55 yıl önce.

Bazen pazarcı esnafı gelir piyasası 1 tl. olan ürünümüzü 30 krş. fiyat vererek almaya çalışırdı.

Bu pazarcı bizden 30 kuruşa aldığı malı 10 metre ötedeki tezgahında 1 tl. ye satacak.

Biz günlerce/aylarca emek vererek, masraf yaparak, her türlü riskini alarak ürettiğimiz ürünü, beyzade 3 adım ötede daha o gün %230 kar oranıyla ve 30 kuruşa aldığını 70 kuruş karla satacak.

Biz onca zahmetle 30 kuruş kazanacağız.

O ise hazırlop 70 kuruş kazanacak.

Ne ala bir memleket.

Nefretimden deliye dönerdim.

Biraderim engel olmasa ...
KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR. MİŞŞŞŞŞ.

21 Ağustos 2024 Çarşamba

8. Çerkes Ethem Bey Anma ve Mevlid Programı

Posted by Шlэрэнкъо



PROGRAM
TARİH: 22 Eylül 2024-Pazar
11:30 Açılış
12:00 – 13:00 “Kurtuluş Savaşında Kuvva-i Seyyare ve Çerkez Ethem”
Konuşmacı: Bandırma 17 Eylül Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü
Öğretim Görevlisi: Doç. Dr. Ömer Karataş
13:06 – 13:30 Öğle Namazı
13:30 – 14:00 Mevlid-i Şerif&Jeğuame Ğehun(Lokma İkramı)
14:00 – 15:00 Konuşmacı : Araştırmacı Yazar Sema Akçalıoğlu
15:00- 16:00 Çerkes Mezarlığı Ziyareti ve Ethem Bey'in silah arkadaşlarına dua
Not: Saat 11:00 da Haydar Çavuş Camii önünden araç kaldırılacaktır.

16 Ağustos 2024 Cuma

Pşışawyaph Hafize

Posted by Шlэрэнкъо 


 Ethem Beyin amcası Pşışawko İbrahim'in kızı Hafize. 

 Cevvalliğiyle tam bir soya çekim. 

Hafize teyzemiz Yeni Ziraatli( Çerkesköy)e evlenmiş. 

 Çocuğu olmadığı için Emre Köyden Mecbure adında bir manav kızını evlatlık almış. 

 Kız büyüyünce düğünlere iştirak ediyor haliyle. 

 Bizim cevval Pşışawyaph Hafize teyzemiz çarşafın altında kılıçla düğünlere gidiyormuş kızı 

kaçırmasınlar diye. 

Eee kimin kuzeni...

21 Haziran 2024 Cuma

Alaca Taburu

Posted by Шlэрэнкъо





ALACA TABURU



"Alaca Taburu"nun kuruluşu da çok ilginçtir.

1920 yılı başından beri seri ayaklanma tezgahıyla meşgul edilen Ethem Bey, Haziran ayında Yozgat'taki

 en kapsamlı tezgah olan Çapanoğlu ayaklanmasını bastırmaya zorlanmıştı. Tıpkı diğerlerinde olduğu

 gibi.




Bu sözde ayaklanmayı da başarıyla bastıran Ethem Bey , açtığı soruşturmada Ankara valisi  Yahya

 Galip yanı sıra Alacada  ileri derecede sözü geçen bir Alevi dedesi olan Dede Galip Bey'in de 

sorumluluğu olduğu bilgisine ulaşmıştı.

Alacada Alevi dedesini sorguya aldığında bu dedenin pişmanlığını, dilerse kendisine asker

 verebileceğini belirtmesi üzerine bu kişinin samimiyetine güvenmiş ve 600 kişilik bir asker sağlanması

 için anlaşmışlardı.(1)

Bu olay Ankara'daki sahte kurtuluş mücadelesi önderlerinin aşırı derecede anlamsız bir şekilde 

tepkisini çekmişti.

Kurtuluş mücadelesinin en vurucu gücünü oluşturarak canını ortaya koymuş birinin asker toplaması , 

kurtuluş mücadelesi önderi sıfatı yüklenen birinin/birilerinin tepkisini çekmesi kadar anlamsız ne 

olabilir?

Ethem Beye asker toplamaması için o kadar baskı yaptılar ki, sonunda sadece 150 kişi almasına 

müsaade ederek ne kadar vatansever olduklarını ifşa ettiler.

Zar zor alınan bu 150 kişilik birliğe "Alaca Taburu" adı verildi.

Alınmasına alındı da, Kuvva-i Seyyareye katılan bu askerlere cephede türlü manipülasyonlar 

yapılmaya başlandı Ankara'daki sahte kahramanlar tarafından.

"Siz Ethem'in askeri olmanın bedelini çok ağır ödeyeceksiniz. Eğer ayrılmazsanız aileleriniz sizin 

yüzünüzden zarar görecek. Yoksa günah bizden gider."

Böylesi tehditler bu askerleri endişeye sürüklemişti.

"Mademki bu işten zararlı çıkacağız, hem savaşıp hem zarar görmeyelim."  düşüncesi hakim olmaya 

başlamıştı aralarında.

2. Gediz savaşının en kritik zamanlarında bir gece gizlice cepheden kaçtılar. Onların cepheyi gizlice 

boşaltması, durumdan habersiz ÇerkeZ Ethem ve Kuvva-i Seyyaresini çok zor durumda bırakmıştı.

Bu  kötü durumun sorumlusu tamamen Ankara'daki İngiliz işbirlikçileridir.

"Alaca Taburu" böylece tarihteki misyonunu tamamlamış oldu.

Ethem Bey tüm bu olanlardaki masumiyetine rağmen "HAİN" damgası yemekten kurtulamadı.

Ya birde bir zaaf gösterseydi....

Kaynakça:
1- Çerkez Ethem'in Anıları
Bir Kahraman mı Yoksa Hain mi?
Sayfa : 65
Nokta Kitap

20 Haziran 2024 Perşembe

Çapanoğlu Ayaklanması (15 Mayıs-30 Haziran 1920)

Posted by Шlэрэнкъо



Çapanoğlu Ayaklanması diğer ayaklanmalar gibi Ethem Beye kurulmuş bir tuzaktır.



Yer: Ankara- Ziraat Mektebi



Bugün 20 Haziran 2024


Bundan tam 104 yıl önce bugün, üst üste tezgahlanan ayaklanmalar güya bastırılamıyor. 

 Biga'da Aznawour, Düzce'de Berzek derken şimdi de  Yozgat'da Çapanoğlu ayaklanması Ethem

 Bey ve Kuvva-i Seyyaresine baş belası ediliyor. Aznawour ve Berzek hadi neyse de , Çapanoğlu

neden Ethem Beye ihale ediliyor?

O ayaklanma Doğu Cephesi komutanı Kazım Karabekir'in 35 bin kişilik ordusunun hemen dibinde. 

Neden 100- 150 kişilik cılız birlikler gönderip, askerin elindeki silahları birde ayaklanmacılara

 kaptırıyorsun? Amacın ne ?

Kazım Karabekir'in 3-5 bin askeri onları tükürüğüyle boğar. Her şey bir ricana bakar.

Ama amaç o değil ki.

Amaç;

Yunanın önüne engel çıkaran Ethem Bey ve silah arkadaşlarını yok etmek.

Bunun açığa çıkış şekli ayaklanma bastırılıp , soruşturma neticesinde Ankara valisi Yahya Galip'in işin

 içinde parmağının olduğu, yani işin Ankara'dan tezgahlandığının anlaşılmasıdır.

Hele ki , bu olayda suçlu olduğu anlaşılan valinin M.Kemal tarafından korunması , kimin hangi

 cephede saf tuttuğunun açık seçik tezahürüdür.

İşin en acı taraflarından biride o dönemde Çerkeslerin Ethem Beyin direnişine destek vereceğine karşı

 cephedekilerin tezgahına yağ sürmeleridir. Ethem Beyden kaçan ÇapanoğullarıUzunyayla

Çerkesleri himayelerine alarak ne kadar doğru hareket etmişlerdi?  Ayrıca  bugünün aklı evvel

  Çerkesimsileri  de karşı cephedekileri masum görüp, Çerkes Ethemi Çerkeslere zarar vermekle

 itham etmektedirler.

Neydi Ethem Beyin suçu?

Devletten 5 kuruş talep etmeden ailesinin tüm varlığını ortaya koyarak direniş başlatmadı mı?

Yaralı halde kendi canıyla uğraşırken işgale kayıtsız mı kaldı?

Karşı cephedekiler işgalcilere karşı savaş açtı da , omu engel oldu?

Herkes akın akın cephelere koşarken evinde mi yan gelip yattı?

Ayrımcılık yapmadan herkimin ihtiyacı varsa yardımına koşmadı mı?

Çerkeslere Çerkes oldukları için kötü muamelemi yaptı?

Çapanoğullarını almak için Uzunyayla'yı da tarümar etmediği için mi suçlu?

Cephede Yunanla savaşırken arkadan vurulmadı mı?

Arkadan vurulduğunda  istese iç savaş çıkarabilecekken kendini feda etmedi mi?

Söyleyin de bilelim.

Derdiniz ne?





11 Haziran 2024 Salı

Bir Çınar Daha Devrildi! (Keoh) Rahmi Aşçı.

Posted by Шlэрэнкъо




Yeni Ziraatli Köyü
(Keoh) Rahmi Aşçı








Bugün 9 Haziran 2024.

Dün akşam çok üzücü bir haber aldım.  

Bandırma'nın Yeni Ziraatli Köyü'nden Keoh Rahmi amcamızın vefatının haberi. 

Sizi bilemem, lakin benim için çok üzücü. 

Neden? derseniz ;

O sıradan bir Çerkes değildi.

Bize ait çok önemli bilgileri hafızasında barındırıyordu çünkü.

Çocukluğunu Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşamış, o yılların tarihine çok önemli etkileri 

olan kişilerle birebir hatırası olan ender kişilerden biriydi.

Benim bu Blogger da yazıya döktüğüm,

Şhalako Aziz Bey
 https://www.blogger.com/blog/post/edit/7811572234209526600/7199090512276193109  ve
 
Pşışawko Tevfik Bey i anlattığım anekdotların kaynak kişisiydi.

https://www.blogger.com/blog/post/edit/7811572234209526600/5684690579382711543

Ayrıca benim rehberlik ettiğim , Bandırma 17 Eylül Üniversitesinde danışmanlığını tarih 

hocası Dç. Dr. Ömer Karataş'ın yaptığı, Bölge Çerkesleriyle ilgili doktora tezi  çalışması yapan

yüksek lisans öğrencisi Rukiye Akdeniz'e kaynak kişi olarak tarihe geçti.

Onun bilip de, bizim sormayı akıl edemediğimiz daha ne bilgileri yanında alıp götürdü kim

bilir?

Allah rahmet eylesin.  Mekanı cennet olsun inşallah. Dost ve akrabalarına taziyelerimi 

sunuyorum.
 
Bu son olmayacak elbette.

Çevrenizde bu gibi insanlar varsa , hiç vakit kaybetmeden hafızalarındaki bilgileri yazıya 

dökün lütfen.

O çınarlarda Rahmi amca gibi devrildiğinde,  hafızalarımızı yitirmiş olmayalım.

6 Haziran 2024 Perşembe

Düzce Ayaklanması 13 Nisan-25 Mayıs 1920

Gönderen Шlэрэнкъо







15 Mayıs 1919 da İzmir'i işgal eden Yunan ordusuyla hiç vakit kaybetmeden mücadeleyi başlatmış olan Ethem Bey, küçük/büyük ayaklanmalar dışında,  İşgalci İngiliz ve Ankarada'ki işbirlikçilerinin Ethem Beyi bertaraf etmek amacıyla tezgahladığı 1. Aznawour ayaklanmasıyla başlayan 3 büyük ayaklanmayı da hiç umulmadık bir şekilde bastırmayı başarmıştır. Ayaklanmanın bastırıldığını ve Bandırmaya geleceğini öğrenen Yunanlılar kaçma hazırlığı yaparken, diğer taraftan  Bandırmada  Müslüman ahaliyi Haydar Çavuş Camiine toplayıp yakma girişimi içerisindeydi. Durumdan haberdar edilen Ethem Bey Akçapınar Köyünden arkadaşı Hakupako Yusuf Sungur ve üç diğer kişiyi görevlendirdi. Her attığını vuran cengaverler on dakikada tüm Yunan askerlerini vurarak milleti yakılmaktan kurtardılar.

 Bilahare Ethem Bey Bandırma'ya da uğrar ve ayaklanmanın iç yüzünü öğrenmek için soruşturma başlatır.
Mihaliç'in Karayan(Sultaniye) eşrafından varlıklı Arnavut ailelerin Aznavoura çok yüklü miktarda maddi yardım yaptıkları bilgisine ulaşır. Ethem Bey bir ekip kurarak Karayan'a gönderir. Red-di İlhak mücadelesi verdiklerinden dolayı asıl kendilerine maddi yardım yapmaları gerektiği yönünde talepte bulunan birde mektup gönderir. Birde tembihler;
-Eğer para olmadığını falan söylerlerse dikkatli olun. Eski hasır-kilim yayılı görürseniz ortasına şöyle dipçikle vurun. para varsa orada gömülüdür.
Tam da dediği gibi para olmadığını Aznavourun zorla bütün paralarına el koyduğunu söylerler.  ancak evlerde yapılan aramalarda odaların ortasına gömülmüş çömleklerin içinde altın dolu olduğu tespit edilince ev sahipleri derdest edilerek yargılanmak üzere Bandırmaya getirilir.
Ne var ki Arnavutların Yefendi Ahmet Beyin kendi gibi El Ezher mezunu olan, cuma günleri hutbe vermesi için köyden Haydar Çavuş Camiine özel koruma eşliğinde faytonla getirilip götürülen biraderi Yefendi Hacı Murat Bey ile t
anışıklıkları vardır.

Yefendi Hacı Murat Bey
                                               

 Yefendi Hacı Murat Beyi araya sokarak affedilmeleri konusunda Ethem Beye baskı yapılmasını isterler. Yefendi Hacı Murat Beyde ağabeyi Yefendi Ahmet Bey gibi Ethem Beyin babası Pşışawko Ali Beyin yakın dostudur. Pşışawko Ali Beye oğlu Ethem Beyi ikna etmesini rica eder. Pşışawko Ali Beyin oraya gelip devreye girmesi üzerine, Ethem Bey çaresiz kalır ve bir çıkış yolu bulmak için Yefendi Ali Bey ile odadan dışarı çıkarlar. Ethem Bey sorar;
-Napıcaz şimdi? Biz bunları yargılamamız lazım. 
-Vollehi Ethem! Biliyorsun bizde büyüklerin dediği olur.
-O zaman şöyle yapalım. Sen Kaymakamlık  yetkinle onları serbest bıraktırmış ol. Ben onların işini yolda bitiririm. Onlar şimdi güle oynaya köye döneceklerdir.
-Tamamdır. Oldu bu iş. 
Tekrar odaya dönerler. Yefendi Ali Bey sözüm  ona Ethem Beyi azarlayıp  Arnavutları serbest bırakmaya razı eder.
Ethem Bey serbest bıraktığı Arnavutları takibe aldırır. Akçapınar Köyü altında Kanlıhana geldiklerinde Arnavutlar boğularak öldürülür.

2. Anzawour ayaklanmasını da bastıran Ethem Bey, gerek bu ayaklanmaya destek verenleri, gerekse  bu ayaklanma esnasında Emre Köyü'nde babası Ali Bey'in çiftliğini yakanları da tespit ederek hepsinin cezalarını vermiş, gerekli misillemeyi yapmıştı. Düzce'de Sefer Berzek ayaklanması başlayalı da iki hafta olmuştu ki...

Bu kötü gidişattan duyduğu rahatsızlıktan dolayı Ethem Beyin soydaşlarına yazdığı aşağıdaki çağrı mektubu 
Cengaver Çerkezler!...

Asırlardan beri Dinine, İslam Halifesine sadakat göstermekle maruf, cesur ve kahraman kan kardeşlerime hitabediyorum;
Kafir düşmanlardan gördüğü zulüm üzerine senelerce evvel Osmanlı Hakan'ının al ve nurlu Sancağının saye-i feyz-ü felahına kabul olunmuş olan biz Çerkezler, vatan-ı Osmani'nin itilası ve hevası namına pek şanlı hizmetler ifa ettik. Ruslar'la, Nemseliler'le, Bulgarlar'la, Sırplar'la, Karadağlılar'la yapılan muharebelerde en ön saflarda bulunarak, besalet ve hamasetimizle düşmanlarımızı hayretlere garkettik.
Atlarımızı daima düşmanlarımıza karşı oynattık. Hiç bir küffar hükumeti'nin idaresini tavan tanımadık.
Moskof Çarının cebr-ü kahrına uğradığımız zaman bize şefkatle topraklarını açan Osmanlı ve Müslüman Diyarı'na geçtik.
Senelerden beri bu mukaddes topraklarda hertürlü esbab-ı istirahatımız müemmen bir halde yaşıyoruz.
Bu gün bizi analarımız babalarımız gibi muhabbetle, merhametle, büyütmüş olan bu mukaddes ve mubarek toprak Allah'ımızın, Dinimizin, Camilerimizin, can kan ve dava kardeşlerimizin düşmanı olan İngiliz, Yunan, ve birlik olmuş küffar canavarların tecavüzüne maruz bulunmakta.
Senelerce uğruna kan döktüğümüz, kılınç salladığımız Halife ve Padişahımız hunhar İngilizlerin esareti altındalar... Menazır-ı latifesiyle, ciyadet-i havasıyla cevami-i aliyesi ile darülfünun'uyla, mektepleriyle meşhur-u cihan olan Hilafet makamlarımız, küffar işgal-i askeriyesi altında inliyor.
Padişahımızın askerleri silahsız bırakılıyor. Veliahtımızın konağı kuşatılıyor kadınlarımızın, kızlarımızın, fotografları alınıyor.
İngilizler evlere giriyorlar milletin ırzına tecavüz ediyorlar.
Ey Necip milletim!...
Ey secaatiyle, biniciliğiyle, dünyaya korku saçan asil milletim!
Dininin tahkir olunduğu bu saatta, düşmanı küffar'a karşı isyan etmeyeceğizde ne edeceğiz?
Bugüne kadar küffar tahakkümünün, İngilizi Yunanı birleşen yetmiş küffarın tahakkümünün ne olduğunu bilmediğin için bu melun hükümetlere karşı lüzumu derecede gayz ve kin gösterelim.
Fakat benim gibi anası, babası, öz Çerkez bir kardeşinizin suzişli hitabını okuduğun ve işittiğin zaman, aslan kanının galeyan edeceğine eminim... Eminim ki, bu dakikadan itibaren İngilizler'i, Yunanlılar'ı, işgalci küffarı yok etmek için and içeceksin.
Öyle ise haydi atına bin bu alçak Dini İslam düşmanlarına karşı uç. Allah'ın ve Peygamber'in intikamını al?

26 Nisan 1920                                                 Çerkez Ethem


Düzce/ Safer Berzek Ayaklanması

    Pşışawko Ethem  Bey her ne kadar bir an evvel cepheye dönmek istese de buna izin verilmiyor, rica minnet karşısında çaresiz Düzce'ye hareket etmek zorunda bırakılıyordu. 
Bu arada eller keyifle ovuşturuluyordu. Çünkü, sadece bir günde 4000 kişilik silahlı bir sözde ayaklanmacı hazırlanmıştı. Zaten savaş yorgunu, yüzlerce kilometre yol kat etmiş, üstelik birde isyancılarla mücadele etmiş bir kuvvet kolayca tepelenebilirdi. Fakat hiçte öyle olmadı. Kuvva-i Seyyare Hendek'e vardığında Ethem Bey telgrafhaneye çağrıldı. Sefer Berzek tarafından çekilen telgrafta kendisine iki gün müsaade etmesini, Ankara ile haberleştiklerini , anlaşmaya varmak üzere olduklarını ifade ediyordu. Ethem Bey bu durumdan memnun olmuş ve iki gün mühlet vermeyi hemen kabul etmişti. Tam telgrafhaneden çıkmıştı ki, Düzce'deki telgraf başındaki operatörden acil bir telgraf geldi. 
- Bunlar size yalan söylüyor. Sakın inanmayın. Size tuzak kurmak için zaman kazanmaya çalışıyorlar. 
Hendek'teki telgraf operatörü Ethem Beye yetişerek bu yeni telgrafı takdim ediyor. Ethem Bey birliklerini Hendek dışına konuşlandırıp, o gece gizlice Düzce'ye hareket edip şafak vakti baskın yaparak ayaklanmacıları hazırlıksız yakalıyordu. Bölgenin ileri gelen Kafkas kökenlilerinin tüm ricalarına rağmen Pşışawko Ethem Bey  Berzeg Sefer Bey'in birliğini de kısa bir sürede darmadağın etti. Kurulan mahkemede suçlu bulunmuş  Sefer Bey'i cezalandırmaması için her nedense(!) telgraf üzerine telgraf çekiliyordu Ankara'dan. 
Burada sorulması gereken şu;
1- "Ethem Bey vatan savunması açısından çok elzem bir amaç için altı ayda toplayamadığı 4.000 silahlı adamı Sefer Berzeg bir günde hangi kaynakla toplayabildi?
2-"Padişah yanlısı olarak ayaklanma çıkardığı iddia edilen Berzeg,  Kuvva-i Seyyarenin mahkeme heyeti tarafından yargılanırken, İstanbul dan hiç bir girişim olmuyor da, Ankara'nın etekleri neden tutuşuyor?"
Ethem Bey bundan pek bir anlam çıkaramamış olsa da, Berzeg Safer Beyi infaz etmekten imtina etmemişti. Bu Ankara'da büyük bir şok oluşturuyordu. Yine başarısız olunmuştu. Pşışawko Ethem Beye cepheden gelen haberler hiç hoş değildi. Yunan birliklerinin hareketlerinden, genel bir taarruza geçmeye hazırlanıyor olduğu anlaşılıyordu.  Bu çok vahim sonuçlar doğurabilirdi. Tabii ki bu Ankara'daki işbirlikçilerle organize bir durumdu. Pşışawko Ethem Bey'in daha kolay bir şekilde alt edilebilmesi için, tüm kuvvetini tek bir noktada kullanmasına mani olmak gerekliydi. Tamda öyle oldu. Kuvvetlerinin bir kısmını tedbir olarak Eskişehir'de bırakmak zorunda kaldı. Başkaları açısından onu ortadan kaldırmaktan daha önemli birşey olamazdı. Oradan da cepheye dönmesine engel olmak gerekiyordu.

Bu ayaklanmalar Ankara'ya karşı yapıldıysa, neden hiçbir ayaklanmacı HAİN(!) ilan edilmedi de, o ayaklanmaları bastıran Ethem Bey ve biraderleri 150 liklerin en başına yazıldı?

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Subscribe Now: standard

Translate