çerkes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çerkes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Mayıs 2025 Pazartesi

21 Mayıs Kırılma Noktası

Posted by Шlэрэнкъо




21 MAYIS 1864 ANMA PROGRAMLARI 

Haklı olmanın vakurluğu.
Suçlu olmanın huzursuzluğu.

Yıllardır Çerkesler tarafından Anavatanda başlatılıp,  Diasporada da devam ettirilen 21 Mayıs 1864 Çerkes Soykırım ve Sürgününü anma programları etkisini göstermeye başladı.

Gerek nitelik gerekse nicelik bakımından olması gereken kadar olmadığı, bu konuda daha büyük yol almamız gerektiği halde muhatabını rahatsız etmeye başladı. Başladı ki, Anavatanda anma programı öncülerini gözaltına alıyorlar. Üstelik suç teşkil edecek bir şiddet veya kışkırtma bile olmadığı halde. Tek yaptıkları toplum hafızasını canlı tutmak istemeleri. Lakin karşı taraf kendi suçluluğunu bildiği için bu hafızayı da yok etmek istiyor. Tıpkı savaşla , sürgünle yaptığı gibi devlet baskısını kullanarak.

Türkiye'de ise şimdiye kadar bu konuya duyarsız, tepkisiz kalan kesimler bile artık bilgilenmeye ve bilnçlenmeye başladılar. Haber konusu yapıyorlar. Resmi merciiler  dahi bunun bir soykırım olduğunu ifade ederek acımızı paylaşıyorlar ve destek veriyorlar.

Bu demektir ki, henüz yetersiz olsa da doğru yoldayız. Ha marje.

Biz haklı olmanın rahatlığıyla vakar bir şekilde bu organizasyonları devam ettirdiğimiz takdirde hedefe bir adım daha yaklaşacağımız anlamına gelir.
Gerisini suçu olanlar düşünsün.

21 Mayıs artık bir kırılma noktası olacak. 
Ya daha güçlü bir sesle taleplerimizin takipçisi olacağız ve destek toplayacağız. Hakkımızı geri alacağız.
Ya daaa. . .

2 Mayıs 2025 Cuma

2 MAYIS 1923 "GÜNEY MARMARA ÇERKES SÜRGÜNÜ"

Posted by Шlэрэнкъо


2 MAYIS 1923 "GÜNEY MARMARA ÇERKES SÜRGÜNÜ"
Yayılmacı politikalarıyla Viyana kapılarına dayanan Hilafet Makamını da elinde bulunduran Osmanlı devleti, Hristiyan batı devletleri için büyük bir tehditti. Bunun yanında Siyonistlerin Arz-ı Mevud( Vadedilmiş topraklar) emellerini gerçekleştirebilmeleri ve Osmanlı devleti sınırları içinde bulunan Filistin topraklarında bir devlet kurabilmeleri için Osmanlı'nın mutlaka yıkılması gerekiyordu. Hatta Hilafet de kaldırılmalıydı ki, Müslümanlar birlikte hareket edemesinler. Lakin bu amaca yönelik her hamlelerinin karşısında tek bir engel çıkıyordu önlerine.
BAŞ BELASI ÇERKESLER.
Hanedanın en önemli insan kaynağı Güney Marmara Çerkesleri, gerek saray bürokrasisinde gerek askeri olarak hanedanın fedaisi olan Güney Marmara Çerkesleri;
Siyonist, Sabetayist, Evangelist, Levanten ve Masonların ortak amaçlarına ulaşabilmeleri için her ne pahasına olursa olsun bertaraf edilmesi gerekiyordu. Bunun için Balkan savaşları zamanlarında karar verilmişti. Lakin askeri olarak buna güçleri yetmediği için uygun şartların oluşmasını bekliyorlardı.
Kurtuluş savaşında Batı cephesinin savunmasını sağlayan Çerkes Ethem ve cengaver Çerkesler bir şekilde bertaraf edilince, bahsi geçen şer odaklarının aradıkları fırsat ellerine geçmiş oldu. Önce Güney Marmara'da Çerkes köylerine muhtelif zamanlarda jandarma devriyesi çıkararak 12-13 yaşındaki Çerkes çocuklarını dahi gördükleri yerde derdest ederek hapsetmeye başladılar. Bu Ethem bey Almanya'da tedavi olmak amacıyla İzmir'den Yunanistan'a geçtiği zamana kadar devam etti. Anadolu topraklarını terk eden Ethem Bey'den tamamen kurtulunca, hapsettikleri 13-14 yaşındaki çocukları ve yetişkinleri her gün düzine düzine muhtelif yerlerde asmaya başladılar. Bundan kurtulabilmek için Çerkesler genç erkeklerini samanlıkta, ahırda hatta bağ evlerinde saklamaya başladılar. Güney Marmara'da Çerkes genç nüfusu böylece büyük oranda yok edildikten sonra sürgüne karşı çıkabilecek bir güç ortadan kalkmış oldu.
Tam 102 yıl önce bugün, m.kemalin yayınladığı genelgeyle Balıkesir'in ilçeleri Gönen, Manyas ve Bandırma'nın Çerkes köylerine "Sürgün"e hazır olmaları talimatı verildi. Defaten başlarına gelen melanetlerden dolayı aşırı demoralize olan Çerkesler hiç tepki veremediler. 14 köy çoluk çoçuk demeden, Doğu ve Güney doğu Anadolu'nun en ücra köşelerine, hatta Suriye sınırına kadar sürüldüler. Yol güzergahındaki yeleşimlere de "Bu gavur Çerkeslerden uzak durun. Bunlara hiçbir şey alıp vermeyin" diye talimatlar verilerek, temel ihtiyaçlarını gidermelerini dahi engellemişlerdi. Sürgüne gönderilenler dışında, diğer bölge köyleri de varlıkları yok pahasına sattırılarak sürgüne hazır vaziyette 1 yıl bekletilmişlerdi.
1864 de Kafkasya'dan, 1877 de Balkanlardan sürülen Çerkesler 1923 de de Güney Marmara'dan sürüldüler. 60 yılda tam 3 sürgün. Dünya'da kaç milletin başına gelmiştir ki böylesi bir dram?
Sürgünü TBMM ye yazdığı mektuplarla görünür kılan ve Sürgün edilenlerin tekrar geri dönmelerini sağlayan tek cesur insan Mehmet Fetgeri Şoenu'yu rahmetle anıyorum.
Önceki iki sürgün savaştığımız hasımlarımızın eseri iken, bu 3. sürgün varlığını korumak için canımızı ortaya koyduğumuz ve kardeş bildiğimiz dış mihrakların iş birlikçileri tarafından olması hasebiyle sürgünlerin en azap verici olanıdır. Bu Güney Marmara Çerkes sürgününün Çerkes Ethem yüzünden olduğu sanılır. Oysa olay çoktan kararı verilmiş bir eylemdir. Sadece ihtiyaç duyulan şartlar hasıl olmuş, Çerkesler istenilen kıvama gelmiştir. Ne diyelim...

ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM!

Sonuç: Osmanlı yıkıldı, Hilafet kaldırıldı, İsrail kuruldu. Şimdi sırada Arz-ı Mevud....

11 Haziran 2024 Salı

Bir Çınar Daha Devrildi! (Keoh) Rahmi Aşçı.

Posted by Шlэрэнкъо




Yeni Ziraatli Köyü
(Keoh) Rahmi Aşçı








Bugün 9 Haziran 2024.

Dün akşam çok üzücü bir haber aldım.  

Bandırma'nın Yeni Ziraatli Köyü'nden Keoh Rahmi amcamızın vefatının haberi. 

Sizi bilemem, lakin benim için çok üzücü. 

Neden? derseniz ;

O sıradan bir Çerkes değildi.

Bize ait çok önemli bilgileri hafızasında barındırıyordu çünkü.

Çocukluğunu Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşamış, o yılların tarihine çok önemli etkileri 

olan kişilerle birebir hatırası olan ender kişilerden biriydi.

Benim bu Blogger da yazıya döktüğüm,

Şhalako Aziz Bey
 https://www.blogger.com/blog/post/edit/7811572234209526600/7199090512276193109  ve
 
Pşışawko Tevfik Bey i anlattığım anekdotların kaynak kişisiydi.

https://www.blogger.com/blog/post/edit/7811572234209526600/5684690579382711543

Ayrıca benim rehberlik ettiğim , Bandırma 17 Eylül Üniversitesinde danışmanlığını tarih 

hocası Dç. Dr. Ömer Karataş'ın yaptığı, Bölge Çerkesleriyle ilgili doktora tezi  çalışması yapan

yüksek lisans öğrencisi Rukiye Akdeniz'e kaynak kişi olarak tarihe geçti.

Onun bilip de, bizim sormayı akıl edemediğimiz daha ne bilgileri yanında alıp götürdü kim

bilir?

Allah rahmet eylesin.  Mekanı cennet olsun inşallah. Dost ve akrabalarına taziyelerimi 

sunuyorum.
 
Bu son olmayacak elbette.

Çevrenizde bu gibi insanlar varsa , hiç vakit kaybetmeden hafızalarındaki bilgileri yazıya 

dökün lütfen.

O çınarlarda Rahmi amca gibi devrildiğinde,  hafızalarımızı yitirmiş olmayalım.

25 Mart 2021 Perşembe

Ne eşkıyasi ? Ne çetesi?

Posted by Шlэрэнкъо
Çerkes Ethem Bey eşkıya, çete diyenler;

 Yukarıdaki haritayı iyi inceleyin. Tam 225 Km.lik bir cephe hattıdır bu. Hangi eşkıya, hangi çete böylesi bir alanı kontrol edebilir? Bu çete ve eşkıya söylemi Ethem Bey i itibarsizlastirmak için düşmanları tarafından dillere pelesenk edilmiştir. O derece ki, Ethem Bey i savunmaya çalışanlar bile bu terimleri kanıksamış haldeler. Lütfen. Yapmayın. Ethem Bey çok zengin bir ailenin evladıdır. Eşkıyalık ve cetelik yapmaya asla ihtiyacı yoktur ve yapmamıştır da. Ethem Bey in Egede kurduğu Kuvva-i Seyyare bugün ile karşılaştırdığımızda Özel Harekât birliklerinden pek farkı yoktur. Tek fark Kuvva-i Seyyare Ethem Bey 'in özel gayretler i ile kurulmuş olmasıdır. Yönettiği efelerde eşkıya yada çete değil o bölge idarecilerinin haksız uygulamalarına isyan ederek dağa cikmiş yiğitlerdir. Köroğlu ve bolu beyinin hikâyesini herkes bilir ama bu efeleri bilen çok azdır. Sözün özü; Lütfen ifadelerimize dikkat edelim. Ne Ethem Bey, ne de bu yiğit efeler eşkıya, çete falan değiller. Hepsinden Allah razı olsun. Mekânları cennet olsun inşallah.

21 Mart 2020 Cumartesi

Adığe Kültürü ve Bulaşıcı Hastalıklar

Posted by Шlэрэнкъо

                 Mitolojik çağlara dayanan kadim Adığe kültüründeki kılık-kıyafet, aksesuar ve beslenmede kullanılan malzemeleri incelediğimizde görüyoruz ki, gümüş ile probiyotikler çok önemli bir yer tutmaktadır.
                 Kıyafetlerde ve aksesuarlarda kamçıya  varıncaya kadar yoğun olarak kullanılan, üzerinde mikrop/virüs ve bakteri barındırmayan yeryüzündeki tek element olan gümüş önemli bir yer tutmaktadır.



                 Bu asla tesadüf olamaz.




                 Kadın kıyafet(Saye)lerinde ve aksesuarlarında gümüş sim ile süsleme sanatı son derece gelişmiştir.

             
                 Yeme-içme,  kap-kacaklarında da durum pek farklı değildir. İçeceklerini koydukları Bjenin bile ağız kısmı tamamen   gümüşten olup, diğer taraflarıda işlemeli yapılmaktadır.




                 Kılıç, kama ve kemer gibi erkek aksesuarlarında da çok yoğun bir şekilde gümüş kullanılmakla birlikte atların  eğer(Vuane)lerinde, diğer koşum takımlarında  dahi gümüş işlemeler göze çarpar.



                 Yiyeceklerde ise Şipsı diye adlandırılan en meşhur yemeklerinde, içinde çok yüksek oranda gümüş molekülü barındıran Ceviz kullanılması sadece lezzetle alakalı değildir elbet.
                 Kefir, yoğurt, ve kundıpsıuw gibi probiyotikler sofraların vazgeçilmezleridir. Probiyotiklerin insan bağışıklık sistemini güçlendirdiğini de atalarımız çok eskiden keşfetmiş olmalılar ki, nesilden nesile aktarılan bu kültür sayesinde, çok uzun yaşayabilen 100 yaşın üzerinde büyük oranda mevcudu olan bir halktı Adığeler.
                 Ne zaman hayatımıza melamin, plastik türü  petrokimya ürünleri girdi, ne zaman gümüş, nikel(kalay)kaplama yerine alüminyum kap- kacak girdi ise artık yukarıda belirttiklerimizin bir hükmü kalmadı maalesef.
Sağlık ve sıhhatli günler dileğiyle...

30 Ekim 2019 Çarşamba

Hermafrodit Çerkesler

Posted by Шlэрэнкъо

Özellikle 23 Nisan , 19 Mayıs ve 29 Ekimlerdeki resmî bayramlarda Hermafrodit Çerkesler her haliyle ifşa olurlar.

23 Nisan nedir?

Neymiş efendim çocuklara hediye edilen Dünyadaki ilk bayrammış. Sanki çocuklara değilde Çerkeslere hediye edilmiş.
Bilmezler o günde  İlk "Çerkes Tarihi "  kitabı yazan Manyaslı H. Hüseyin Tosun 1908 de 2. Abdülhamit tarafından idam edilmiştir. O kitabın nesinden rahatsız olduysa...
Eğer o gün o kitabın yazarı idam edilmeseydi bugün biz tarihimiz hakkında çok daha doğru ve detaylı bilgilere sahip olacaktık. 23 Nisanda biz Çerkeslerin ne kazanımı oldu ki kutluyorsun?

Ya 19 Mayıs ?

Gerçekten Kurtuluş savaşının başlangıcı mı?
İngilizlerin işgal ettiği İstanbulda İngilizlere savaş açmak varken, İstanbuldan  Samsuna giderek kurtarıcı nasıl olunuyor?
M. Kemal Trabzona hangi sıfatla gönderildi?
Neden Trabzon'a gitmedi de Samsunda kaldı?
Kongreler kaç ay sürdü?
Kongreler sürerken Antepte, Maraşta ve Batı cephesindeki direnişlerin önderliğini kimler yaptı?
Bu direnişler başlatılmasaydı M.Kemal kongre yaparak mı kurtaracaktı vatanı?
 Ezberletilmiş yalanlara çocukça kanacağınıza bu soruların doğru cevaplarını bulun. Sonra kutlayın içiniz elveriyorsa 19 Mayısları.

Ah hele o 29 Ekim yok mu?

Nedir  29 Ekim? Çerkesleri adeta Hermafrodit(Çift cinsiyetli) hale dönüştüren en hayırsız gün değilmi?
Bütün Dünyanın beyaz ırkın atası(Caucasus/Circassian)  olarak kabul ettiği Çerkeslerin, her türlü varlığının elinden alındığı,
Adına, soyadına, diline, dinine, kıyafetine, düğününe, tarihine her türlü kültürel faaliyetine anti demokratik baskıların fezaya ulaştığı günlerin miladı değilmidir?
Asimilasyon politikalarının en faşizan yöntemlerle uygulanmaya başladığı, "Kafkas Türkü" denilerek anavatanımızın bile bize haram kılındığı  günlerin başlangıç tarihi değilmidir?
Bu gün bir çok Çerkesin hermafrodit canlılar gibi hangi kimlik işine yarayacaksa o kimliği benimseme ihtiyacı duymasının en temel müsebbibi 29 Ekim değilmidir?

Bir Çerkes olarak nesini kutluyorsun bu günlerin?

24 Ekim 2019 Perşembe

Dil ve Bölücülük

Posted by Шlэрэнкъо

Balkanlarda İşgal Altındaki Bir Kasabayı Kurtaran Çerkes Atlılar
Twierat -AJS-1877

Yukarıdaki resim;

1877 de Binlerce yıllık Anadilleri "Çerkesçe"den başka dil bilmeyen Çerkeslerin sadece kendilerini değil, diğer etnik Türk yerleşim yerlerini de koruduklarının inkar edilemez kanıtıdır.
Eğer  bir halkın kendi ana dilini bilip konuşuyor olması "bölücülük" vesilesi olsaydı, o gün bu insanlar diğer Türk yerleşim yerlerini katiyen korumazlardı. Çanakkalede savaşmaz, Kurtuluş savaşına hiç katılmazlardı. Lakin hepsine en önde ve nüfuslarına oranla en yüksek sayıda katılmışlardı.
Peki nedir bu gün bize zorla unutturulan anadilimizi öğrenme talebimiz karşısında küstahça" Bölücü" yaftası yapıştırılmasının altında yatan gerçek sebep?
Ya megalomani, yada bir aşağılık kompleksi var bu işte. Hangisi? Onu çözemedim bir türlü.
Coğrafya adı "Anadolu" olan bölgede bir çok etnisitenin yaşıyor olmasına  rağmen,   "Türkiye Cumhuriyeti" adı altında kurulan devletin ana politikası "Türk" etnisitesi dışında kalan tüm müslüman unsurların başta anadillerini, kılık/kıyafet dahil tüm kültürlerini yasaklayıp yok olmalarını  sağlamaktı. Bu "Yok Edicilik"in hiç bir sakıncası yoktu ama uydurma "bölücülük" büyük bir günah.
"Türk" etnisitesinin olduğundan çok daha büyük ve güçlü görünmesinin tek çıkar yolu diğerlerini kendi kültürlerinden kopararak "Türk" etnisitesine dahil etmekle mümkündü. Nitekim büyük ölçüde başarı sağlandı.
Bunu gizlemek içinde "Türk" adının bir etniğe değil T.C. sınırları içinde yaşayan herkesin ortak adı olduğu saçmalığını ileri sürüyorlar.
Bugün anadil eğitimi talep eden Çerkesler karşısında ilk saldırıya geçen, asimilasyonun çarkından çıkmış yine ÇerkeZler oluyor.
Hemen Amerika'yı örnek veriyorlar. Diyorlar ki; Amerikada herkes hiç gocunmadan "Ben Amerikalıyım" diyebiliyor. Siz niye Türkiyede "Ben Türküm" diyemiyorsunuz?
Amerika tıpkı Anadolu gibi bir coğrafyanın adıdır. Hiçbir Amerikalı İngiliz, resmi dilin ingilizce olmasına rağmen bütün Amerikalıların İngiliz olduğunu iddia edemez. Anında tımarhaneyi boylatırlar adama. Ama Anadoluda yaşayan herkes oradakinin tam tersine "Türk" olmak zorunda imiş. İtirazı olan ....imiş. Sanki babasının çiftliği imiş gibi "Beğenmiyorsan .... git." diyebiliyor aklı evveller. 
Birde öyle bir çifte standartları varki, Avrupa'da yaşayan vatandaşlarına asimile olmamaları konusunda uyarılarda bulunarak, muhatap ülkelerden onlar için "Demokratik Hak" talep edebiliyorlar hiç utanmadan. 

Onlar hiç "Bölücü" olmuyor. Ama sen burada demokratik hak istediğinde şakk diye "bölücü" yaftası yapıştırılıyor sana.

Velhasıl amaç şu;
 Bölücülük bahanesiyle diğer halkları kültürel olarak yok ederek, hibrit bir "Türk Milleti" yaratmaktır.

29 Eylül 2019 Pazar

ÇerkeZ Ethem. Dünya'nın en korkak adamı.

Posted by Шlэрэнкъо

Çerkez Ethem Dünya'nın gelmiş geçmiş en korkak adamıdır.

                        Öyle bir korkuyordu ki "Vatan"sız kalmaktan; Doğup büyüdüğü,  "Vatan" bildiği Osmanlı devleti dağılmasın diye, en sorunlu bölgelerinde ölüm pahasına savaşarak tam 17 kurşun yarası almıştı bu yüzden.
                     
                        Öyle bir korkuyordu ki zapt-ı rapt altında yaşamaktan, İngilizler İstanbul'u işgal edince, idam edilmeyi bile göze alıp Padişaha mektup yazıyordu;
-"Padişahsan padişahlığını bil. Ya ordunun başına geçip düşmanları kov, yada o makamı terket." diye.

                       Öyle bir korkuyordu ki bir kadını incitmekten,
-"Ben sevgimi dünya güzeli de olsa bir kıza veremem. Ben vatan için savaşma aşkıyla doluyum. Eğer seninle evlenirsem, perişan olursun. Sürekli yolumu gözler, sonunda dul kalırsın. Ben savaşmak için yaratılmışım." diyerek  reddebiliyordu en sevdiği kadınla evlenmeyi.

                        Öyle bir korkuyordu ki yeniden vatansız kalmaktan, babası Ali Beyin;
- "Bir vatanımızı kaybettik Çakır. Bunu da kaybetmeyelim. Servetsiz yaşanır ama vatansız yaşanmaz. " demesi  yetti herşeyi göze almasına.

                        Öyle bir korkuyordu ki milletinin küffarın taciz ve tecavüzüne uğramasından, hasta halini bile umursamadan her türlü engele rağmen Ege dağlarını dar ediyordu Yunan'a.

                        Öyle bir korkuyordu ki "Aziz Vatan" ının elden çıkmasından, İç savaş çıkarmayı göze almış, arkadan vuran alçakları bertaraf edebileceğini bile bile saldıramıyordu sırf Yunan'a fırsat vermemek için.

                        Öyle bir korkuyordu ki affedilmiş bir "HAİN" olarak vatanına dönmekten, haksızlığa uğramış  mağdur bir kişi olarak yad ellerde Rabbine yürüdü gitti.

Söyleyin. 


Sizce bu adam korkak değil mi?

24 Eylül 2019 Salı

Akçapınar'lı Topal Hamit (Çakan)

Posted by Шlэрэнкъо


Bugün #Bandırma'nın #EmreKöyü'nde #ÇerkeZEthem Beyin vefatının 71. yıldönümü münasebetiyle yapılan Mevlide katıldım.

Bu mevlide katılımcı olan Akçapınarlı Topal Hamit'in oğlu Recep ile tanıştık. Babasının hikayesini o anlattı bana.
Topal Hamit Akçapınar'lı bir #Çerkes. 1: Dünya harbinde  #Trablusgarp cephesinde asker. Bir arkadaşıyla #İtalyan birliğine sızma girişimi anında süvari bir subay tarafından fark ediliyorlar. Arkadaşı bu subayın açtığı ateş ile şehit oluyor. O anda Hamit de İtalyan süvari subayını vurup öldürüyor. Subayın dürbününü ve iç çamaşırlarını çıkarıp alıyor ve birliğine dönüyor. 
Daha sonraki günlerde İngilizlerle girişilen çatışmanın birinde bir İtalyan savaş uçağı tarafından açılan ateş sonucu sağ ayak bileği parçalanıyor. İtalyanlara  yaralı olarak esir düşüyor. Hastanede soyduklarında birde bakıyorlar ki üzerinde İtalyan subaylara özel içlik var.
 Hamit'e soruyorlar;
-Nereden buldun bunları?

-Arazide buldum. Kimindir bilmiyorum. Bana da lazımdı. diyerek inandırıyor. Hamit'in bacağında kangren oluşuyor. İki defa bacağı kesiliyor. Nihayetinde dizinden keserek kangrenden kurtarıyorlar. Savaş bitince bir deve ile en yakın sahil şehrine götürülüyor ve oradan da bütün masrafları karşılanarak memleketine gönderiliyor.
Akçapınar Köyünde lakabı Topal Hamit oluyor artık. Fakirlik bir taraftan, topallık bir taraftan işsizlik hakeza. Büyük bir geçim sıkıntısına düşüyor haliyle. Köyden bir yakını Ethem Beyle görüşmesini tavsiye ediyor Topal Hamit'e. O da çaresiz Emre Köyün yolunu tutuyor. Ethem Beyle çiftlik evinin yakınında yolda karşılaşıyorlar tesadüfen. Yaşadıklarını anlatıyor bir bir. 
Ethem Bey;

-Sana maaş bağlatalım o zaman. diyor ve gerekli bir evrak hazırlayıp veriyor ve tembihliyor.
-"Köydeki bakkallara selamımı söyle, sigara satmasınlar. onların yerine sen git Tekelden sigara al ve kahvelerde sat." diyerek Topal Hamit'e geçinme imkanı sağlıyor. Hem Topal Hamit (Çakan) ,hem de çocukları şimdi sonsuz bir minnet ve saygı duyuyorlar Ethem Beye.
Daha anlatılmamış, yazıya dökülmemiş ne acıklı hayat hikayeleri vardır Allah bilir. Her birini rahmet ve minnetle anıyorum.

ÇerkeZ Ethem mi cahil, yoksa ona "Cahil" diyen cühela mı?

Posted by Шlэрэнкъо







Yıllardır Ethem Beyi cahil, çetecilikten başka birşeyden anlamayan basit bir kişi olarak ifade eden bir sürü densiz aşağıda soracaklarımı cevaplasın lütfen...
Sizce cahil birisi;
1- Bakırköy Küçük Zabit Mektebi( Ast subay okulu) ni 1.likle bitirebilir mi?

2- Hadi oldu diyelim; Daha sonraki askerlik görevlerindeki başarılarından dolayı Vekil-i Zabit(Teğmen) rütbesine terfi edebilir mi?

3- 1. Dünya savaşında Teşkilat-ı Mahsusa bünyesinde 250 milyon nüfuslu bir imparatorluğun  en problemli bölgelerinde gizlilik ve tehlike seviyesi çok yüksek operasyonlarında görev alabilir mi?

4- Osmanlı devletinde yüzlerce paşa, binlerce zabit çaresizlikten kıvranırken 2bin süvari 3 bin piyadeden oluşan bir direniş örgütleyebilir mi?
     Şu aşağıdaki resimde kırmızı çizgi ye iyi bakın. Hangi cahil 220 Km uzunlukta bir cephede kendinden 20 kat fazla mevcudu olan orduya 2 yıl boyunca direnebilir?
  
Batı Cephesi (220 Km) uzunlukta Kuvva-i Seyyare Savunma Hattı

5- Hadi örgütledi diyelim. bu 5bin kişi ile 200bin kişilik bir orduya 19 ay boyunca kan kustururcasına 376 çarpışmada zafer kazanabilir mi?

6- 2bin süvari için en az 2bin at gerekir. Sadece  bunların yemini temin edebilir mi?

7- Emrindeki 5bin kişinin tamamı birer "ölüm makinesi"ne dönüşmüş silahşör. Bunları bir cahil idare edebilir  mi?
Cevap ver! Böyle bir askeri dehaya "Cahil" diyen  cühela....

13 Nisan 2019 Cumartesi

12 Mart 2019 Salı

Çerkez Ethem'in Çerkeslere zararı ne?

Posted by Шlэрэнкъо



Çerkez Ethem Çerkeslere haindir. Hep Çerkes asmış kesmiştir. derler.

Bizde onlara soralım;
 
Kimleri asmıştı o? Astıkları çokmu masumdu?
Bekir Sami Bey ve Rauf Orbay Emre Köye gelip Ethem Beye Yunan işgaline karşı mücadele başlatması için ricacı olduklarında....

Babası Ali Bey;

-"Bir vatanımızı kaybettik Çakır. Bunu da kaybetmek olmaz. Servetsiz yaşanır ama vatansız yaşanmaz. Ne yapmamız lazımsa yapalım." demişti ya...

Bu sözün anlamı nedir?

Bu bahsedilen vatan neresi?

O vatanı kaybedenler kimler? 

Birşey yapılmazsa, bu ikinci vatanından da olacaklar Çerkesler değil de Çingeneler mi?

Yukarıda bahsi geçen söz üzerine Redd-i İlhak mücadelesi başlatan Ethem Bey, Çerkes kimliğinden dolayı bir tek kişi olsun asmış mıdır? Yoksa, mücadeleye sekte vurmaya çalışan her kim olursa olsun akrabalarını dahi olsa  asmamış mıdır?

Ha birde derler ki Çerkesler onun yüzünden çok zarar gördü.

Yine soralım;

Ya Çerkeslere sırf Çerkes oldukları için birçok zulüm uygulayanları, çoluk çocuk demeden asanları, Suçlu suçsuz demeden sürgün edenleri  ilah edinirsiniz de, hedefin sadece kendisi olmadığını, bu zulmün tüm Çerkeslere uygulanacağını bilse idi hiç çekip gider miydi? 
Ankarada taş üstünde taş,  gövde üstünde baş bırakırmıydı? diye sormaz mısınız kendinize?
Siz var ya siz...
Çerkesçilik kisvesi altında Çerkesliğe ihanet edenlersiniz.

Vicdan. Biraz vicdan...

19 Ekim 2018 Cuma

Bir Umut Yeter Senaristi Oku da Cevap Ver. Kimmiş "Sütü Bozuk"?


Kocamın Yakın arkadaşımdan Çocuğu Var! Not: Alttaki yorumlarıda okuyun...

İşte ismini vermek istemeyen izleyicinin açıklamaları;

"Eşimle 6 aylık evliyken büyük bir kavga ettik. Eşim de sinirlenip evden çıktı. O akşam gidip alkol almış. Sarhoş bir şekilde eve dönerken de komşularım eşimi fark edip eve davet etmişler. Eşime ayılması için kahve ikram edeceklermiş. Fakat evde kahve olmadığını fark ettiklerinde komşumun eşi eve 5 dakika mesafedeki bakkala kahve almaya gitmiş. ARKADAŞIMI 5 DAKİKADA HAMİLE BIRAKMIŞ"O sırada kocamla en yakın arkadaşım baş başa kalmışlar. Bu beş dakikalık süre içerisinde eşim, arkadaşımı hamile bırakmış. Ben bu olayı yaklaşık bir yıl sonra arkadaşım kocasından ayrıldığı zaman öğrendim.

"KOCASI, BEBEĞİN EŞİME BENZEDİĞİNİ FARK ETMİŞ"
Arkadaşımın kocası yeni doğan çocuğun eşime benzediğini fark etmiş ve herkese anlatmış. Eşim de o zaman bana gelip sarhoş olduğu gece onlara gittiğini fakat hiçbir şey hatırlamadığını söyledi.

"ARKADAŞIM HER ŞEYİ İTİRAF ETTİ"

Ben de eşimin anlattıklarını arkadaşıma anlattığımda arkadaşım her şeyi itiraf etti. Fakat o günden sonra bir daha ilişki yaşamadıklarını söyledi. Ardından da 'Senin eşinde kabahat yok. Benim eşimde kabahat var. Eşim beni sarhoş bir adamla yalnız bırakıp gitmeyecekti' dedi."

16 Ağustos 2018 Perşembe

Kapadokya=ХапэдэIокIоя

Posted by Шlэрэнкъо

ХапэдэIокIоя
ХапэдэIокIоя(kHa Pe DeoIkIo Ya)- Ön Gözcü Diyarı


 Ха(kHa): İnsan
пэ(Pe): Ön
дэIокIо(De'ok'o):Gözcü, Casus
я(Ya): Vatan, Diyar

18 Temmuz 2018 Çarşamba

İnsiyatifçi Murat Özden

Posted by Шlэрэнкъо

Terzi kendi söküğünü dikemezmiş ya... Hep başkalarının anekdotlarını yazmaktan kendime ait bir anekdot yazmayı akıl edemedim bu güne kadar.
İşte şimdi kendimden bir anekdot;
Hatırlarsanız açılım süreciyle eş zamanlı denilebilecek bir ÇHİ( Çerkes Hakları İnsiyatifi) adında bir oluşum gündeme oturdu bir zamanlar. Sözcülüğüne soyunan Murat Özden televizyonlara çıkıp yarım-yamalak Adığabzesi ile giriş konuşması yaparak güya Çerkes haklarının savunuculuğunu yapacaktı. Bende canlı olarak ilgiyle izliyordum. Çünkü ilk defa demokratik haklarımızı çatır çatır isteyecek birileri çıkıyordu ortalığa. Hüsrana uğramam çok uzun sürmedi elbet. Konuşmanın Ethem Bey ile ilgili kısmı bende tam bir şok.
-Şu an karşımda olsa ben onu asarım. gibisinden bir ifade.
Sen onun kılına dokunamazdın da...O şimdi sağ olup, seni bir eline geçirse  görürdün Hanya'yı da Konya'yıda diye geçirdim içimden.

 Meğer diğer Çerkez Ethem düşmanları gibi onunda bir kuyruk acısı varmış. Çok uzun bir zaman geçmeden öğrendim sebebini.
Murat Özden'in köyü Gönen Üçpınar köyünden çok samimi bir arkadaşımızın davetine icabet ederek Üçpınar Köyü'ne gitmiştik birkaç arkadaş. Orada ev sahibi rahmetli İhsan amcayla tanıştık. Ethem Bey'in yakın akrabası olduğumu öğrenince epey kaynattık geçmişten. Konu Murat Özden'e gelince dedesinin komşuları olduğunu, Ethem Bey'in onun dedesinin evini yaktığını, nefretinin kaynağının bu olduğunu söyledi bana rahmetli İhsan amca.
İhsan amcaya tek bir soruyla cevap verdim.
-Rahmetli dayım neden sizin evinize dokunmadı da, onun dedesinin evini yaktı?
İhsan amca;
- Onun dedesi Anzavurcuydu. Anzavurun adamlarıyla Emre Köyde Ethem Bey'in  evini yakanlardandı..

İşte orada çok iyi anladım ki, Ethem Bey'e kim kin kusuyorsa, mutlaka kendinin foyası, akabinde bir kuyruk acısı vardır.

27 Nisan 2018 Cuma

Meydancının Ebesi

Posted by Шlэрэнкъо

Yıl 2015. Yer #Eskişehir- #Çifteler. 
Bir sanayi tesisinin şantiye yemekhanesi.
Öğle yemeği esnasında telefonum çalıyor. Arayan bir #Adığe arkadaş. Telefonumda bir Adığe müziği ayarlı zil sesi olarak. İnceden #Adığabze muhabbet ediyoruz. Muhabbet bittikten sonra yan masadan bir genç merak ediyor.
- Abi neyce konuştunuz siz az önce?
-#Çerkezce birader. Hiç duymadın mı daha önce?
- Yok abi duymadım. Bizim oralarda yok.
 Derken muhabbet iyice koyulaşıyor. Konu #Çerkezlerden #KurtuluşSavaşı 'na geliyor.
Yemekhanenin meydancısı da lafa giriyor. Adeta böbürlenerek;
- Benım ebem Yonan bizim köve gelince onlara ayran, çay-may götürüverirmiş!!!
Yemekhanede hınzırca bir kahkaha tufanı kopuyor anında.
Yaaaa. İşte böyle.... #EthemBey ve biraderleri #Ege 'yi #Yunan'a dar ederken kimsenin ebesi Yonana çay-may götürmek zorunda kalmıyordu. Ne zamanki  #Pşışaw kardeşler büyük kahramanlar tarafından ülkeyi terk etmek zorunda bırakıldı... Yunan birlikleri bendi yıkılmış sel suları gibi  ilerlediler. Çok kısa bir sürede değil Eskişehir, ta #Ankara kapılarına dayandı. Kendilerine büyük kahramanlık payeleri biçtikleri #SakaryaMeydanMuharebesi 'ni de, yine bir Çerkez komutan #KazımKarabekirPaşa'nın imdatlarına yetişmesi sayesinde kazandılar.

Velakin nankörlük ve ihanet olmaya görsün birinin kanında....

21 Şubat 2018 Çarşamba

Şhalako Aziz Bey

Posted by Шlэрэнкъо

Bir #Çerkes Dramı daha!!!

#EthemBey'in 15 kişilik muhafız birliğinin baş muhafızı #ŞhalakoAziz Bey.

                         #Gönen  #Çalıoba (TaşTepe) köyünden olup, #EthemBey''in davetiyle sanki böyle birşey

bekliyormuşçasına hiç sorgulamadan daha ilk kurulduğu günlerde #KuvvaiSeyyare'ye katılmış gözüpek,

vatansever olduğu kadar  yiğit bir #Adığe

Kardeşi ise, İngiliz altınlarıyla Ankara tarafından tezgahlanan Aznavur

ayaklanmasında  #AznavurAhmet in tarafında ilk iç isyan hareketine katılıyor.
#KuvvaiSeyyare tarafından #Biga da çatışmada öldürülüyor. Çaresiz kardeşini alıp Çalıoba Köyü'nde
 defn ediyor. Tekrar Kuvva-i Seyyare ile #Düzce  Sefer Berzek ve #Sivas'taki  #Çapanoğlu ayaklanmaları dahil diğer cephelerde 
mücadelenin sonuna kadar her daim Ethem Bey'in yanında yer alıyor. 
28 Ocak 1921 de Ethem Bey #KuvvaiSeyyare 'yi lağvedip vatanını terk etmek zorunda kaldıktan sonra Aziz Bey de mücadeleyi bırakarak  Ethem Bey'in köyü olan  #EmreKöyü ne komşu  #YeniZiraatlı Köyü'nden evleniyor ve hayatının sonuna dek burada yaşıyor.

                          Aziz Bey yaşı ilerleyince iki gözüde görmez oluyor. Köy kahvesinde gençlere o dönemde yaşanılanları hüzünlenerek anlatıyor. Gözleri görmediğinden dolayı vakit ne durumda olduğunu bilmediği için gece köyün gençleri onu evine götürmeyi teklif ediyor. Yol boyunca sohbet ederlerken soruyor;
-Kitaplar ne yazıyor onun hakkında?
-Hain! Yazıyor Aziz dede. Hain!
Gözlerinden yaşlar süzülüyor Aziz Bey'in. Ağlamaklı bir sesle itiraz ediyor.
-Çok haksızlık ediyorlar çokkk. Biz onunla gece gündüz demeden at sırtından inmeden dağ bayır Yunan la savaştık. Çok büyük haksızlık ediyorlar ona....

Not: Olayı bize anlatan kaynak kişi;Yeni Ziraatli Köyü'nden 1932 doğumlu K'oh Rahmi Aşçı ya teşekkür ediyoruz.

17 Kasım 2017 Cuma

Pşışawko Ali Bey

Posted by Шlэрэнкъо


Bu adama iyi bakın;
Başındaki kalpağa da.  O kalpak ki , Milli mücadelenin simgesi olmasını bu adama borçludur.

Pşışaw Sülale Damgası


Pşışaw Ali Bey 1823 Kafkasya-1923 Atina 

İki evladı İlyas ve Nuri Beyleri Balkan Harbinde Bulgar ayaklanmacılarla çarpışırken kaybetti.

Osmanlının tüm cephelerinde savaşmış diğer üç evladından askeri operasyonlar sırasında zatüreye yakalanıp çürüğe ayrılmış Reşit, birçok kez yaralanmışTevfik ve Ethem Beyleri de  hiç
tereddüt etmeden Milli mücadelenin fiilen başlaması için teşvik etti. 

 -Bir vatanımızı kaybettik Çakır, bunu da kaybetmek olmaz Servetsiz yaşanır ama vatansız yaşanmaz. Ne yapmamız lazımsa yapalım. diyerek.

Çerkez Ethem Çerkesler için ne yaptı? diye soran ukala Çerkezimsilere bu sözün ne anlama geldiğini sorun.

 Bu milletin bu adama böylesi bir minnet borcu varken sözde istiklal mahkemesinde yargılamaya

çalışıldı. Çalışıldı diyorum. Çünkü onu yargılamaya çalışan sözde istiklal mahkemesi heyetini öyle

bir fırçalıyor, öyle bir fırçalıyor ki sözde mahkeme heyeti mahkeme salonunu terk etmek zorunda

kalıyor. Fakat hak hukuk ve vicdan yönünden nasipsizler tarafından 97 yaşında Bandırma'dan taa

Kayseri'ye sürgün edildi bu adam. Orada da huzur verilmediği için Yunanistan'a oğullarının yanına giderek o hiç kaybetmek istemediği ikinci  vatanınından da olmuştu. Ve orada sürgünde hayata gözlerini yumdu. Geçim sıkıntısı sebebiyle gelini Seher hanım sahte bir şekilde hıristiyanlığı seçince tüm aile hristiyan zannedildiği için hristiyan geleneğiyle hristiyan mezarlığına defnedilmistir. Allah mekanını cennet eylesin . Ona bunu reva görenleri de ebedi cehenneme kaim eylesin inşallah. 

Bırakın her biri vatanperver kahraman evlatlarının hain olarak yaftalanmasını, sadece bu adamın sürgün edilmesinin vebalini ödeyemez bu millet.

Sana bu zulmü yapanlara Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!!! TAĞEMATE.

5 Mayıs 2016 Perşembe

Beyaz Çingeneler

Posted by Шlэрэнкъо

                 1700 lü yıllara gelindiğinde Osmanlı'nın 'duraklama' dönemi bitmiş, bir zamanlar işgal ettiği 

tüm bölgelerde bir bir  ayaklanmalar başlamış, artık 'gerileme' dönemine geçilmişti. Ayaklanmaları 

bastırabilmek için tebanın  İslami unsurları yoğun bir şekilde askere alınıyordu. Özellikle 1864 büyük 

sürgün öncesi ve sonrasında Osmanlı'da yaşayan Çerkezler gönüllü olarak çok yoğun bir şekilde 

orduya katılıyor, tüm ayaklanma bölgelerinde cansiperane Osmanlı adına savaşıyorlardı. Bu çatışmalar 

yıllarca devam ediyor, askere alınan gencecik insanlar bir daha evlerine geri dönemiyorlardı. 'Yemen 

Türküsü' bu durumu anlatır durur o zamanlardan beri.
  
               Osmanlıda askere alınmayan bir tek halk 'Kıpti' olanlardı. Yani Osmanlı nüfus kayıtlarında din 

hanesinde 'Kıpti' yazan Çingene/Romanlardı. Dolayısıyla bu dönemi zararsız-zaiyatsız atlatan tek halk 

Romanlar olmuştu. Taaki 1900 lü yılların başında Balkan harbi başlayıncaya kadar.
 
                 Balkanlarda ayaklanmalar yoğunlaşıp çatışmaların şiddetlendiğini gören Trakya Bölgesinde 

ve Çanakkale'de yaşayan yörükler askere alınmamak için ilgili kuruma gidip nüfus kağıtlarının din 

hanesine 'Kıpti' yazdırarak ne Balkan harbine, ne Çanakkale savaşına ne de İstiklal savaşına 

katılmamayı başarmışlardı. Böylece Romanlardan başka bir halk daha askerlikten muaf hale gelmişti. 

'Beyaz Çingeneler'.

                Halen Çanakkale'de Beyaz Çingenelerin topluca yaşadığı bir mahallenin mevcut olduğu 

bilinmektedir. İşte 'aslını inkar eden çingenedir' deyimi buradan türemiştir. Roman ve Çingene tanımı 

halk arasında yerli-yersiz kullanılagelmiştir. Romanlar dahi bu nedenle olsa gerek, kendilerine Çingene 

denmesinden hoşlanmazlar ve 'Biz Çingene değil, Romanız' derler.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Subscribe Now: standard

Translate