çerkes ethem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çerkes ethem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Haziran 2024 Perşembe

Çapanoğlu Ayaklanması (15 Mayıs-30 Haziran 1920)

Posted by Шlэрэнкъо



Çapanoğlu Ayaklanması diğer ayaklanmalar gibi Ethem Beye kurulmuş bir tuzaktır.



Yer: Ankara- Ziraat Mektebi



Bugün 20 Haziran 2024


Bundan tam 104 yıl önce bugün, üst üste tezgahlanan ayaklanmalar güya bastırılamıyor. 

 Biga'da Aznawour, Düzce'de Berzek derken şimdi de  Yozgat'da Çapanoğlu ayaklanması Ethem

 Bey ve Kuvva-i Seyyaresine baş belası ediliyor. Aznawour ve Berzek hadi neyse de , Çapanoğlu

neden Ethem Beye ihale ediliyor?

O ayaklanma Doğu Cephesi komutanı Kazım Karabekir'in 35 bin kişilik ordusunun hemen dibinde. 

Neden 100- 150 kişilik cılız birlikler gönderip, askerin elindeki silahları birde ayaklanmacılara

 kaptırıyorsun? Amacın ne ?

Kazım Karabekir'in 3-5 bin askeri onları tükürüğüyle boğar. Her şey bir ricana bakar.

Ama amaç o değil ki.

Amaç;

Yunanın önüne engel çıkaran Ethem Bey ve silah arkadaşlarını yok etmek.

Bunun açığa çıkış şekli ayaklanma bastırılıp , soruşturma neticesinde Ankara valisi Yahya Galip'in işin

 içinde parmağının olduğu, yani işin Ankara'dan tezgahlandığının anlaşılmasıdır.

Hele ki , bu olayda suçlu olduğu anlaşılan valinin M.Kemal tarafından korunması , kimin hangi

 cephede saf tuttuğunun açık seçik tezahürüdür.

Haa birde şu var; 

Ethem Bey'in Alaca halkından asker toplamasının kime ne zararı olabilir? 

Neymiş efendim asker toplama yetkisi sadece mecliste aitmiş. O meclisin orada rahat rahat faaliyet 

yapması Ethem beyin cephede direnişi sayesinde değilmi?

Ama dertleri o değil ki. İstedikleri Ethem beyin güçlenmesi değil yok olması.

İşin en acı taraflarından biride o dönemde Çerkeslerin Ethem Beyin direnişine destek vereceğine karşı

 cephedekilerin tezgahına yağ sürmeleridir. Ethem Beyden kaçan ÇapanoğullarıUzunyayla

Çerkesleri himayelerine alarak ne kadar doğru hareket etmişlerdi?  Ayrıca  bugünün aklı evvel

  Çerkesimsileri  de karşı cephedekileri masum görüp, Çerkes Ethemi Çerkeslere zarar vermekle

 itham etmektedirler.

Neydi Ethem Beyin suçu?

Devletten 5 kuruş talep etmeden ailesinin tüm varlığını ortaya koyarak direniş başlatmak mı?

Yaralı halde kendi canıyla uğraşırken işgale kayıtsız kalmamakmı?

Karşı cephedekiler işgalcilere karşı savaş açtı da , o mu engel oldu?

Herkes akın akın cephelere koşarken evinde mi yan gelip yattı?

Ayrımcılık yapmadan herkimin ihtiyacı varsa yardımına koşmakmı?

Çerkeslere Çerkes oldukları için kötü muamelemi yaptı?

Çapanoğullarını almak için Uzunyayla'yı da tarümar etmediği için mi suçlu?

Cephede Yunanla savaşırken arkadan vurulmadı mı?

Arkadan vurulduğunda , istese iç savaş çıkarabilecekken kendini feda etmedi mi?

Söyleyin de bilelim.

Derdiniz ne?





31 Ocak 2020 Cuma

İlginç değil mi?

Posted by Шlэрэнкъо



15 Mayıs 1919 - 27 Aralık 1919 arası #Yunan ordusu Garp Cephesinde ölümüne savaşıyordu #KuvvaiSeyyare ile. 27 Aralık 1919- 30 Haziran 1920 arasında tam 6 ay boyunca gücü ikiye bölünmüş halde, sözde! 3 büyük iç #ayaklanma ile uğraşmak zorunda bırakıldı Kuvva-i Seyyare. 7 ay ölümüne savaşan Yunan, 3 gün 5 gün falan değil, tam 6 ay boyunca tek bir adım ilerlemeye çaba sarf etmedi. Olacak iş mi yani? Kimler ne söz vermişti acaba?

16 Ekim 2019 Çarşamba

Ethem Bey in düzenli orduya karşı olduğu "Palavra"dır.

Posted by Шlэрэн
   
Kuvva-i Seyyare Genel Kumandanı Pşışaw Ethem Bey



                     Ethem Bey'in düzenli orduya karşı olduğu iddiaları büyük bir yalandır. Eğer Ethem Bey düzenli orduya karşı olsaydı, Yunanlılarla yaptığı savaşlarda ganimet olarak eline geçirdiği top, tüfek, mitraliyöz v.b. silah/mühimmatları asla düzenli orduya hibe etmez, kendi tasarrufunda bulundururdu.

                     Ethem Bey'in asıl amacı, TBMM tarafından bir an önce düzenli ordunun kurulup, topyekün bir mücadele ile vatanın işgalden kurtarılarak, milletçe yeniden normal hayata dönülmesiydi. Ne varki TBMM deki ciddiyetten çok uzak o günün mebusları kendi maaşlarına fahiş zam yapmakla meşguldüler.

                    Ankara hükümetinin  Kuvva-i Seyyare'nin Düzenli Orduya katılması( Tam anlamıyla Tasfiyesi) talebi,  Bilecik buluşması esnasında kendisine başarısız bir suikast teşebbüsünde bulunulması sebebiyle Ethem Bey ile Ankara hükümtinin aralarındaki iplerin kopmasının ardından gelmesi manidardır. O zamana kadar zaten Ethem Beyin Kuvva-i Seyyaresi Düzenli Ordunun Ali Fuat Paşa kumandasındaki Garp Cephesi Kumandanlığına bağlı olarak faaliyet gösteriyordu.

                    Ethem Beyin kabul etmediği;
 Hiçbir askeri başarısı olmayan, cephede askerleri savaşırken dahi samanlıkta saklanırken yakalayıp kırbaçladığı ve samimiyetine hiç güveninin  kalmadığı taze Garp Cephesi Kumandanı olan İnönü'nün doğrudan idaresi altına girmekti. Ve bunda da yerden göğe kadar haklıydı.
                    Kendisine rütbe teklif edildiği halde rütbe beğenmedi şeklindeki asılsız söylemleri de aşağıdaki sözüyle geçersizleştirmiştir

                    "Aziz vatanım için herkesten önce yola çıktım.  Mevki ve makam hiç düşünmedim. Hayatlarında 300 lirayı bir arada görmemiş olanlar verdikleri oylarla beni "HAİN" ilan ettiler." demesi de katiyen bir mevki, makam yada iktidar mücadelesi içinde olmadığının da en bariz kanıtıdır.

29 Eylül 2019 Pazar

ÇerkeZ Ethem. Dünya'nın en korkak adamı.

Posted by Шlэрэнкъо

Çerkez Ethem Dünya'nın gelmiş geçmiş en korkak adamıdır.

                        Öyle bir korkuyordu ki "Vatan"sız kalmaktan; Doğup büyüdüğü,  "Vatan" bildiği Osmanlı devleti dağılmasın diye, en sorunlu bölgelerinde ölüm pahasına savaşarak tam 17 kurşun yarası almıştı bu yüzden.
                     
                        Öyle bir korkuyordu ki zapt-ı rapt altında yaşamaktan, İngilizler İstanbul'u işgal edince, idam edilmeyi bile göze alıp Padişaha mektup yazıyordu;
-"Padişahsan padişahlığını bil. Ya ordunun başına geçip düşmanları kov, yada o makamı terket." diye.

                       Öyle bir korkuyordu ki bir kadını incitmekten,
-"Ben sevgimi dünya güzeli de olsa bir kıza veremem. Ben vatan için savaşma aşkıyla doluyum. Eğer seninle evlenirsem, perişan olursun. Sürekli yolumu gözler, sonunda dul kalırsın. Ben savaşmak için yaratılmışım." diyerek  reddebiliyordu en sevdiği kadınla evlenmeyi.

                        Öyle bir korkuyordu ki yeniden vatansız kalmaktan, babası Ali Beyin;
- "Bir vatanımızı kaybettik Çakır. Bunu da kaybetmeyelim. Servetsiz yaşanır ama vatansız yaşanmaz. " demesi  yetti herşeyi göze almasına.

                        Öyle bir korkuyordu ki milletinin küffarın taciz ve tecavüzüne uğramasından, hasta halini bile umursamadan her türlü engele rağmen Ege dağlarını dar ediyordu Yunan'a.

                        Öyle bir korkuyordu ki "Aziz Vatan" ının elden çıkmasından, İç savaş çıkarmayı göze almış, arkadan vuran alçakları bertaraf edebileceğini bile bile saldıramıyordu sırf Yunan'a fırsat vermemek için.

                        Öyle bir korkuyordu ki affedilmiş bir "HAİN" olarak vatanına dönmekten, haksızlığa uğramış  mağdur bir kişi olarak yad ellerde Rabbine yürüdü gitti.

Söyleyin. 


Sizce bu adam korkak değil mi?

25 Eylül 2019 Çarşamba

Federasyonların penceresinden ÇerkeZ Ethem

Posted by Шlэрэнкъо

21 Eylül 1948

Bu tarih, ÇerkeZ Ethem Beyin vefat tarihidir.

Yani bu 2019 yılının 21 Eylül günü tam 71. yılı.

3 yıldır Ethem Bey'in yeğenleri olarak Bandırmada Ethem Beyin ve kahraman silah arkadaşlarının aziz hatırasına Mevlid-i Şerif okutarak sevenleriyle birlikte anıyoruz.

https://www.facebook.com/cerkesethemm/videos/855894771201986/







http://www.bandirmamanset.com/haber/cerkez-ethem-anildi-39000.html

Bu organizasyonlarımıza kurumsal anlamda destek veren  Orhanlı Çerkes Derneği, Adığe Xase-Çerkes Derneği, Kiçir Çerkes Derneği dışında hiç bir dernek yada federasyon  kurumsal anlamda destek sağlamadı.

Parti olarak ise, sadece  ÇDP Bursa İl Başkanlığı düzeyinde yanımızda oldu.

Ayrıca Tezcan Spor Kulübü çok yönlü desteğini bizden esirgemedi.

Hepsinden Allah razı olsun.

Fakaaaattt....

Çerkesleri temsil ettiğini, yada en büyük çatı örgüt olduğunu iddia eden sözde federasyonlar, Çerkeslerin tümünü ilgilendirmeyen şahısların ölüm yıldönümlerini anma konusunda hiç pas geçmemelerine rağmen, sözkonusu Çerkes Ethem olunca hafızalarını yitirmiş oluveriyorlar.

Tabii onların çok daha önemli işleri oluyor o gün.

Ne yapalım... Herkes sevdiği ile beraber haşrolur.

24 Eylül 2019 Salı

Akçapınar'lı Topal Hamit (Çakan)

Posted by Шlэрэнкъо


Bugün #Bandırma'nın #EmreKöyü'nde #ÇerkeZEthem Beyin vefatının 71. yıldönümü münasebetiyle yapılan Mevlide katıldım.

Bu mevlide katılımcı olan Akçapınarlı Topal Hamit'in oğlu Recep ile tanıştık. Babasının hikayesini o anlattı bana.
Topal Hamit Akçapınar'lı bir #Çerkes. 1: Dünya harbinde  #Trablusgarp cephesinde asker. Bir arkadaşıyla #İtalyan birliğine sızma girişimi anında süvari bir subay tarafından fark ediliyorlar. Arkadaşı bu subayın açtığı ateş ile şehit oluyor. O anda Hamit de İtalyan süvari subayını vurup öldürüyor. Subayın dürbününü ve iç çamaşırlarını çıkarıp alıyor ve birliğine dönüyor. 
Daha sonraki günlerde İngilizlerle girişilen çatışmanın birinde bir İtalyan savaş uçağı tarafından açılan ateş sonucu sağ ayak bileği parçalanıyor. İtalyanlara  yaralı olarak esir düşüyor. Hastanede soyduklarında birde bakıyorlar ki üzerinde İtalyan subaylara özel içlik var.
 Hamit'e soruyorlar;
-Nereden buldun bunları?

-Arazide buldum. Kimindir bilmiyorum. Bana da lazımdı. diyerek inandırıyor. Hamit'in bacağında kangren oluşuyor. İki defa bacağı kesiliyor. Nihayetinde dizinden keserek kangrenden kurtarıyorlar. Savaş bitince bir deve ile en yakın sahil şehrine götürülüyor ve oradan da bütün masrafları karşılanarak memleketine gönderiliyor.
Akçapınar Köyünde lakabı Topal Hamit oluyor artık. Fakirlik bir taraftan, topallık bir taraftan işsizlik hakeza. Büyük bir geçim sıkıntısına düşüyor haliyle. Köyden bir yakını Ethem Beyle görüşmesini tavsiye ediyor Topal Hamit'e. O da çaresiz Emre Köyün yolunu tutuyor. Ethem Beyle çiftlik evinin yakınında yolda karşılaşıyorlar tesadüfen. Yaşadıklarını anlatıyor bir bir. 
Ethem Bey;

-Sana maaş bağlatalım o zaman. diyor ve gerekli bir evrak hazırlayıp veriyor ve tembihliyor.
-"Köydeki bakkallara selamımı söyle, sigara satmasınlar. onların yerine sen git Tekelden sigara al ve kahvelerde sat." diyerek Topal Hamit'e geçinme imkanı sağlıyor. Hem Topal Hamit (Çakan) ,hem de çocukları şimdi sonsuz bir minnet ve saygı duyuyorlar Ethem Beye.
Daha anlatılmamış, yazıya dökülmemiş ne acıklı hayat hikayeleri vardır Allah bilir. Her birini rahmet ve minnetle anıyorum.

ÇerkeZ Ethem mi cahil, yoksa ona "Cahil" diyen cühela mı?

Posted by Шlэрэнкъо







Yıllardır Ethem Beyi cahil, çetecilikten başka birşeyden anlamayan basit bir kişi olarak ifade eden bir sürü densiz aşağıda soracaklarımı cevaplasın lütfen...
Sizce cahil birisi;
1- Bakırköy Küçük Zabit Mektebi( Ast subay okulu) ni 1.likle bitirebilir mi?

2- Hadi oldu diyelim; Daha sonraki askerlik görevlerindeki başarılarından dolayı Vekil-i Zabit(Teğmen) rütbesine terfi edebilir mi?

3- 1. Dünya savaşında Teşkilat-ı Mahsusa bünyesinde 250 milyon nüfuslu bir imparatorluğun  en problemli bölgelerinde gizlilik ve tehlike seviyesi çok yüksek operasyonlarında görev alabilir mi?

4- Osmanlı devletinde yüzlerce paşa, binlerce zabit çaresizlikten kıvranırken 2bin süvari 3 bin piyadeden oluşan bir direniş örgütleyebilir mi?
     Şu aşağıdaki resimde kırmızı çizgi ye iyi bakın. Hangi cahil 220 Km uzunlukta bir cephede kendinden 20 kat fazla mevcudu olan orduya 2 yıl boyunca direnebilir?
  
Batı Cephesi (220 Km) uzunlukta Kuvva-i Seyyare Savunma Hattı

5- Hadi örgütledi diyelim. bu 5bin kişi ile 200bin kişilik bir orduya 19 ay boyunca kan kustururcasına 376 çarpışmada zafer kazanabilir mi?

6- 2bin süvari için en az 2bin at gerekir. Sadece  bunların yemini temin edebilir mi?

7- Emrindeki 5bin kişinin tamamı birer "ölüm makinesi"ne dönüşmüş silahşör. Bunları bir cahil idare edebilir  mi?
Cevap ver! Böyle bir askeri dehaya "Cahil" diyen  cühela....

30 Mayıs 2019 Perşembe

ÇerkeZ Ethem! Bir devletin anılarından bile korktuğu büyük kahraman.

Posted by Шlэрэнкъо

Yıl:1963. Emre Köyü.
60 İhtilali yeni yapılmış. Lakin sözde bir cumhuriyet kuranlar korkularından sıyrılabilmiş değiller. 

Melişyaph Hanife, Ethem Beyin Emre Köyündeki yakın komşusu ve arkadaşı olan eşi Hüseyin Beyi yakın zamanda kaybetmiş dul bir kadın. İki oğlu Aslan ve Muharrem o gün erkenden tarlaya gitmişler. Kendisi evde gelinleri Münevver ve Resmiye ve torunları ile evde oldukları bir anda aniden jandarma eve baskın yapıyor. Bir Yüzbaşı, bir Astsubay ve 4-5 jandarma eratı avludan içeri giriyor. Evde kim varsa hepsini avluda topluyorlar. Yüzbaşı ve refakatindeki bir er hane halkını avluda gözetim altında tutarken, diğerleri içeri girip her tarafı allak bullak ediyor. Kendilerince zararlı bir şeyler olup olmadığını araştırıyorlar. Evin kuzeye bakan taş duvarında oluşturulmuş perdeli göz içerisinde Ethem Beyin el yazısı belgelerle dolu olduğunu yüzbaşıya haber veriyorlar. Yüzbaşı hışımla içeri giriyor. Belgeleri incelediğinde ihbarın doğru olduğunu teyit ediyor. Hemen belgelere el koyup yanlarına alıyorlar. Dışarıda askerin gözetiminde bekleyen Melişyaph nineye;
-Bu hainin evrakları sizde ne arıyor lann? diyerek okkalı birkaç tokat patlatıyor. Yaşlı kadın aldığı darbelerle yere yıkılıyor. 
Askerlerin varlığından ve soğuk davranışlarından tedirgin olan 5 yaşlarındaki torun Necat, manzara karşısında korkudan ağlamaya başlıyor. Daha sonra askerler damlar ve samanlıklar dahil evi didik didik arıyorlar. Hüseyin Beyden yadigar bir osmanlı kılıcı, bir süngü ve bir kama daha buluyor ve onlarada el koyuyorlar. 

Bu ne korkudur? Bu ne kindir? Bu ne zulümdür Ya Rabbim?
Bu millet için bunca fedakarlıklar yapan bu halkın hiçbir suçu olmayan yaşlı bir kadınına bile tokat atan zihniyet ne aşağılıktır.

Kaynak: Melişyaph Hanife

12 Mayıs 2019 Pazar

İstiklal Harbini Bandırma Vapurundakiler mi başlattı?

Posted by Шlэрэнкъо

100 yıl önce tam da bu günler.
Hasta adam ölüm döşeğinde.
Herkes teslim bayrağını çekmiş.
Ordular lağvedilmiş. Maraşta bir Çerkes. Aslan Bey;  Hanedana resti çekmiş ordusunu lağv etmiyor. Doğu Anadoluda bir başka Çerkes. Kazım Karabekir de hazır kıta.
Antepte yine bir koca Çerkes. Şahin Bey.
Karadenizde Pontus Rum ayaklanmacılarla amansız bir mücadeleye girişmiş Çerkes Ekrem Bey.
..... Ve en nihayetinde;
 Yunan tehlikesi belirdiği(!) andan itibaren,  savaş yaralarından muzdarip olmasına rağmen, Güney Marmarada  aktif bir şekilde direniş örgütleme çalışmalarına başlamış Teğmen(Zabit Vekili) rütbesindeki Pşışaw Ethem Bey. Tarihi gelişmeler öyle bir mecraya sürüklüyor ki onu, İsmi en çok zikredilmek zorunda kalınıyor. Diğer saydıklarımız birbirinden değerli kahramanlarımız adeta yok hükmünde sayılıyor resmi tarihin yalancı ve inkarcı ders kitaplarında. Sadece  ve sadece Ethem Beyi "Hain" olarak yaftalayıp, hepsini tek kalemde tarih sahnesinden siliyorlar insafsızca.
Bandırma Vapurundakiler mi?
İstiklal açısından zerre müspet katkıları yoktur. Çünkü Karadeniz yolculuğunun tek amacı Müfettiş sıfatıyla Pontus Rum ayaklanmalarına karşı Çerkes Ekrem Beyin öncülük ettiği direnişi yerinde tespit edip bunun engellenmesidir. Bunun dışında bir misyonu yoktu. Samsundan Ankaraya geçinceye kadar katıldıkları kongreler tam yedi ay sürmüştür. O yedi ay boyunca Bütün bu Çerkes kahramanlar işgalcilerle mücadeleyi çoktan başlatmışlardı bile. İstiklal Harbinin hiçbir cephesinde tek bir mermi atmamış  Bandırma Vapurundakilerin tek maarifeti, bu hazır zaferleri kendilerine devşirmekten etmekten ibarettir. O kadar.

18 Temmuz 2018 Çarşamba

İnsiyatifçi Murat Özden

Posted by Шlэрэнкъо

Terzi kendi söküğünü dikemezmiş ya... Hep başkalarının anekdotlarını yazmaktan kendime ait bir anekdot yazmayı akıl edemedim bu güne kadar.
İşte şimdi kendimden bir anekdot;
Hatırlarsanız açılım süreciyle eş zamanlı denilebilecek bir ÇHİ( Çerkes Hakları İnsiyatifi) adında bir oluşum gündeme oturdu bir zamanlar. Sözcülüğüne soyunan Murat Özden televizyonlara çıkıp yarım-yamalak Adığabzesi ile giriş konuşması yaparak güya Çerkes haklarının savunuculuğunu yapacaktı. Bende canlı olarak ilgiyle izliyordum. Çünkü ilk defa demokratik haklarımızı çatır çatır isteyecek birileri çıkıyordu ortalığa. Hüsrana uğramam çok uzun sürmedi elbet. Konuşmanın Ethem Bey ile ilgili kısmı bende tam bir şok.
-Şu an karşımda olsa ben onu asarım. gibisinden bir ifade.
Sen onun kılına dokunamazdın da...O şimdi sağ olup, seni bir eline geçirse  görürdün Hanya'yı da Konya'yıda diye geçirdim içimden.

 Meğer diğer Çerkez Ethem düşmanları gibi onunda bir kuyruk acısı varmış. Çok uzun bir zaman geçmeden öğrendim sebebini.
Murat Özden'in köyü Gönen Üçpınar köyünden çok samimi bir arkadaşımızın davetine icabet ederek Üçpınar Köyü'ne gitmiştik birkaç arkadaş. Orada ev sahibi rahmetli İhsan amcayla tanıştık. Ethem Bey'in yakın akrabası olduğumu öğrenince epey kaynattık geçmişten. Konu Murat Özden'e gelince dedesinin komşuları olduğunu, Ethem Bey'in onun dedesinin evini yaktığını, nefretinin kaynağının bu olduğunu söyledi bana rahmetli İhsan amca.
İhsan amcaya tek bir soruyla cevap verdim.
-Rahmetli dayım neden sizin evinize dokunmadı da, onun dedesinin evini yaktı?
İhsan amca;
- Onun dedesi Anzavurcuydu. Anzavurun adamlarıyla Emre Köyde Ethem Bey'in  evini yakanlardandı..

İşte orada çok iyi anladım ki, Ethem Bey'e kim kin kusuyorsa, mutlaka kendinin foyası, akabinde bir kuyruk acısı vardır.

17 Temmuz 2018 Salı

Ürdün'de Çerkez Ethem Sevgisi

Posted by Шlэрэнкъо

Çerkez Ethem Amman'da


Almanya'ya işçi olarak gitmiş, kesin dönüş yapmayı düşünenlere yardımcı  olmak amacıyla Almanya'da hazırlanmış kanun kapsamında yurda dönmüş Abadze Demir (Güngör) abimizin bir anısıdır;

-1985-86 Yılları. Cemal Kutay'ın yazdığı Çerkez Ethem kitabını Türkiye'de görmüştüm ama alma imkanım olmamıştı. Onun düşürüldüğü durum aklıma geldikçe içim parçalanır. 
Berlin'deki Çerkes derneğine 500 Km. uzakta olmamıza rağmen her etkinliğine katılıyordum. Birgün bir arkadaşımızın minibüsüne 11 kişi bindik ve derneğin etkinliğine katıldık. Orada yaşayan bir Adığe bizi hiçbir yere bırakmadı ve tam bir Adığe'ye yakışır şekilde evinde misafir etti. Etkinliğe katıldığımızda kitap standını görünce incelemeye başladım. Standın görevlisinin dikkatini çekmiş. Bana ne aradığımı sordu. Bende Çerkes Ethem kitabı varmı ona bakıyorum dedim. Dur olması lazımdı buralarda diye aramaya başladı. O esnada Suriye'de oto tamirciliği yapan, Almanya'daki oto mezarlıklarındaki işine yarayacak araçları alıp Suriye'ye götüren orada onarıp satarak geçimini sağlayan bir Adığe konuya girdi. Ethem Bey Golan bölgesine geldiğinde ben daha çocuktum. Her yerde hep onun muhabbeti olurdu büyüklerimiz arasında. Bölgede olduğu duyulunca onu görebilmek için tek sermayesi 1 çift öküzünü bile satıp yol parası yaparak ziyaretine giden insanlar vardı. Adığelerin oluşturduğu Hac kafileleri bile ona uğramadan geçmiyordu dedi.  İstersem  kendisinde bir kitap olduğunu, bana  gösterebileceğini söyledi. Benim de canıma minnet. Gitti arabasından getirdi. Baktım eski yazı(Arap harfleri) ile yazılmış 5, 6 yüz sayfalık epey kalınca bir kitap. Sen bir daha ne zaman geleceksin? O zamana kadar bu kitap bende kalabilir mi? diye sordum. 1ay sonra yeniden gelecekmiş ve kitabı bırakmayı kabul etti. Ben eski yazı okumayı bilmem ama eski yazı okumayı bilen bir arkadaşım var. Ona okutturdum.  O okumayı biliyor anlamını bilmiyor. Onun okuduklarını ben anlıyorum. Arkadaşım okurken gözümden yaş süzülmeye başlayınca okumayı kesti. Ne oldu? dedi. Tamam. Bırak dedim. Dayanamıyacağım.

27 Nisan 2018 Cuma

Meydancının Ebesi

Posted by Шlэрэнкъо

Yıl 2015. Yer #Eskişehir- #Çifteler. 
Bir sanayi tesisinin şantiye yemekhanesi.
Öğle yemeği esnasında telefonum çalıyor. Arayan bir #Adığe arkadaş. Telefonumda bir Adığe müziği ayarlı zil sesi olarak. İnceden #Adığabze muhabbet ediyoruz. Muhabbet bittikten sonra yan masadan bir genç merak ediyor.
- Abi neyce konuştunuz siz az önce?
-#Çerkezce birader. Hiç duymadın mı daha önce?
- Yok abi duymadım. Bizim oralarda yok.
 Derken muhabbet iyice koyulaşıyor. Konu #Çerkezlerden #KurtuluşSavaşı 'na geliyor.
Yemekhanenin meydancısı da lafa giriyor. Adeta böbürlenerek;
- Benım ebem Yonan bizim köve gelince onlara ayran, çay-may götürüverirmiş!!!
Yemekhanede hınzırca bir kahkaha tufanı kopuyor anında.
Yaaaa. İşte böyle.... #EthemBey ve biraderleri #Ege 'yi #Yunan'a dar ederken kimsenin ebesi Yonana çay-may götürmek zorunda kalmıyordu. Ne zamanki  #Pşışaw kardeşler büyük kahramanlar tarafından ülkeyi terk etmek zorunda bırakıldı... Yunan birlikleri bendi yıkılmış sel suları gibi  ilerlediler. Çok kısa bir sürede değil Eskişehir, ta #Ankara kapılarına dayandı. Kendilerine büyük kahramanlık payeleri biçtikleri #SakaryaMeydanMuharebesi 'ni de, yine bir Çerkez komutan #KazımKarabekirPaşa'nın imdatlarına yetişmesi sayesinde kazandılar.

Velakin nankörlük ve ihanet olmaya görsün birinin kanında....

21 Şubat 2018 Çarşamba

Şhalako Aziz Bey

Posted by Шlэрэнкъо

Bir #Çerkes Dramı daha!!!

#EthemBey'in 15 kişilik muhafız birliğinin baş muhafızı #ŞhalakoAziz Bey.

                         #Gönen  #Çalıoba (TaşTepe) köyünden olup, #EthemBey''in davetiyle sanki böyle birşey

bekliyormuşçasına hiç sorgulamadan daha ilk kurulduğu günlerde #KuvvaiSeyyare'ye katılmış gözüpek,

vatansever olduğu kadar  yiğit bir #Adığe

Kardeşi ise, İngiliz altınlarıyla Ankara tarafından tezgahlanan Aznavur

ayaklanmasında  #AznavurAhmet in tarafında ilk iç isyan hareketine katılıyor.
#KuvvaiSeyyare tarafından #Biga da çatışmada öldürülüyor. Çaresiz kardeşini alıp Çalıoba Köyü'nde
 defn ediyor. Tekrar Kuvva-i Seyyare ile #Düzce  Sefer Berzek ve #Sivas'taki  #Çapanoğlu ayaklanmaları dahil diğer cephelerde 
mücadelenin sonuna kadar her daim Ethem Bey'in yanında yer alıyor. 
28 Ocak 1921 de Ethem Bey #KuvvaiSeyyare 'yi lağvedip vatanını terk etmek zorunda kaldıktan sonra Aziz Bey de mücadeleyi bırakarak  Ethem Bey'in köyü olan  #EmreKöyü ne komşu  #YeniZiraatlı Köyü'nden evleniyor ve hayatının sonuna dek burada yaşıyor.

                          Aziz Bey yaşı ilerleyince iki gözüde görmez oluyor. Köy kahvesinde gençlere o dönemde yaşanılanları hüzünlenerek anlatıyor. Gözleri görmediğinden dolayı vakit ne durumda olduğunu bilmediği için gece köyün gençleri onu evine götürmeyi teklif ediyor. Yol boyunca sohbet ederlerken soruyor;
-Kitaplar ne yazıyor onun hakkında?
-Hain! Yazıyor Aziz dede. Hain!
Gözlerinden yaşlar süzülüyor Aziz Bey'in. Ağlamaklı bir sesle itiraz ediyor.
-Çok haksızlık ediyorlar çokkk. Biz onunla gece gündüz demeden at sırtından inmeden dağ bayır Yunan la savaştık. Çok büyük haksızlık ediyorlar ona....

Not: Olayı bize anlatan kaynak kişi;Yeni Ziraatli Köyü'nden 1932 doğumlu K'oh Rahmi Aşçı ya teşekkür ediyoruz.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Subscribe Now: standard

Translate