yemen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yemen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mart 2021 Çarşamba

ÇERKESLER #HAİN Mİ?

Posted by Шlэрэнкъо 






 Balkanlarda, Çanakkale de, Trablusgarp ta, Afganistan da, Yemende v.s. Osmanlı cephelerinde, ve dahi 

İstiklâl Harbinde Antep de Şahin Bey, Maraş da Arslan Bey, Samsun'da Çerkes Ekrem Bey, Ege de ise 

Çerkes Ethem Bey, Anasır-ı İslâmın kurtuluşu ve selâmeti için silâha sarılıp, yine kendileri gibi Çerkes 

soydaşları ile birlikte en ön saflarda gece-gündüz, yaz kış , soğuk-sıcak demeden mücadele başlatarak 

savaşan cengâverlerimizdir. 
 
Özellikle Istiklâl Harbine baktığımızda, bu cengâverler ve mahiyet erindeki diğer Çerkesler en ön 

saflarda olmasaydılar "Çerkes Kalpağı " Kuvva-i Milliyenin sembolü olabilir miydi? 

*1920 de "Kahraman Ethem Marşı " okullarda okutulur muydu? Kuvva-i Seyyare kurucusu ve umum 

kumandanı (Çerkes) Ethem Bey Garp Cephesinde gerek Yunan ordusuyla, gerek muhalif iç 

ayaklanmalar la, gerekse garip gurebanın mallarına çöken, ırz-namusuna tasallut eden firsatçılarla 

amansızca mücadele ediyorken, haksız-hukuksuz, hiç bir gerçeğe ve belgeye dayanmayan, siyaseten 

türlü iftiralarla isminin önüne etnik adı olan (Çerkes) ibaresini ve de asla olabilmesi mümkün olmayan 

"#Hain sıfatı ile yaftalanarak toplum nazarında "#Hain=Çerkes" olumsuz imajı oluşturulmuştur. Bu 

sayede dönemin entrikalarının iç yüzünü görmesi engellenmiş diğer halklar gözünde "Tüm Çerkesler 

Haindir." ön yargısı ile dışlanmış ve düşmanlaştırılmıstır. 

 Oysa ki; Öylesine hassas bir dönemde aylardır pasif tutulan düzenli ordu Yunana saldırmak yerine ilk 

saldırısını cift koldan Kuvva-i Seyyare ye yapması son derece manidardır. Bu na rağmen Ethem Bey ve 

Kuvva-i Seyyare komuta kademesi Ege de yunana kan kusturuyorken iç savaşa meydan vermemek için 

ortak bir kararla Kuvva-i Seyyare yi lagvetmis, askerlerini özgür iradelerine bırakmıştır. #Hain olan bir 

insan elinde böylesi vurucu bir güç varken bunu yaparmı? 1923 den 1925 sonuna kadar Ethem Bey 

bahane edilerek, Bandırma, Gönen, Manyas, Mihaliç, Kirmasti, Susurluk ve Balıkesir de Çerkeslere 

yönelik yargısız infazlar, akabinde ise asla haketmedikleri sürgüne tabi tutulmaları ile büyük bir zulme 

mâruz bırakılmış olmaları için haklı bir gerekçe izah edilemez. Bilâhare T.C. de doğup okul hayatına 

başlayan herkes, öğrenim hayatı boyunca M.E.B. "Tarih Dersi " kitaplarındaki bu aşağılayıcı "Hain 

Çerkes " ifadelerine şahittir. Bu asılsız ve aşağılayıcı ifadeler çocukluktan itibaren Çerkes lere karşı 

antipati geliştirirken , Çerkes olduğu bilinen öğrenciler, arkadaşları tarafından horlanarak hiç  hak 

etmedikleri psikolojik travmalar yaşatılmıştır. 

 Bugün bile her aklına esen bu aşağılayıcı ifadeleri pervasızca kullanmakta olduğunu görüyoruz. Bu 

durum anayasamızın 125-2/3. ve 216. maddelerine göre suçtur. Hiç bir bakanlığımızın resmî 

kayıtlarında Ethem Bey 'in itibarını zedeleyecek kayıt bulunamadığına göre, bu söylem hic bir hukuki 

dayanağı olmayan siyasi bir iftiradan ibarettir. İlgili devlet kurumları tarafından verilmesi gereken net 

karar şudur; Çerkes Ethem Bey ve Çerkes ler #Hain mi, değil mi? Şayet siyaseten de olsa, halâ #Hain 

olarak görülmeye devam edecek isek, bizlerin bu ülkede yasamamızın hiç bir anlamı olamaz. O halde 

anavatanımız Kafkasya ya geri dönmemize uygun zemini oluşturun ki, hainde olacaksak, kahraman da 

olacaksak anavatanımız da olalım. Sizde bizim gibi hainlerden kurtulmuş olursunuz. #Hain olarak 

görülmüyor isek, Evrensel Temel İnsan Hak ve Hürriyerleri ne dayalı haklarımızı kullanmadaki tüm 

engelleri ortadan kaldırarak, T.C ile alakası bile olmayan dillerde yayın yapabilen TRT bir tv kanalı da 

biz #Çerkes er için açmalıdır ki, bizlerde bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duyalım. 


 Ş'erenko Vahdettin Bayram.

5 Haziran 2018 Salı

Akçapınarlı Şhapsığ Hakupako Yusuf (SUNGUR)







Posted by Шlэрэнкъо




Sıtkı Sungur



Ben rahmetli dedemi hiç hatirlamam.Uzun yıllar savaştığını ve hatta Yemen'de esir düşüp, İngiliz hapishanesinden kaçtığını,yalın ayak binbir güçlükle Turkiyedeki köyüne kadar yürüdüğünü annemden duymuştum.Osmanli ordusunun arap cephesinde ve kurtulus savasi doneminde aldığı mermi yaralari ve vücudunda cikarilamayan sarapnel parcalarina ragmen uzun yaşamış. Uzun boylu mavi gözlü bir Çerkez savascisiymis.Akrabalarim hep bana dedeme çok benzedigimi söylerdi.Babam dedemden hiç bahsetmezdi.
Sene 1973 Bandırma Ortaokulunda ilk senem arkadaşlarla deniz kenarında balıkçılari izlerdik.İhtiyar bir balıkçı ağlarıni örüyordu.Gozlerini kısarak bana bakıyordu.Bana doğru işaret ederek"
-Çakır çocuk"senin dedenin ismi Yusuf mu? diye sorunca çok sasirmistim. Önce duraksadim.
-"Evet nereden biliyorsun?" diye sordum.Bana dedemi çok iyi tanıdığını (babası çarık yaparmış;) ona köyde çarık sattığını anlattı.
-Ama sana anlatacağım konu farklı. deyince daha da çok sasirmistim.
-"Bu bir hikaye değil gerçek yaşanmış bir olay beni iyi dinle" diyerek başladı anlatmaya.
- "Senin deden bir kahramandir.Ben çocuktum.Yunan kaçmadan önce her yeri yakıyor.Sokakdaki insanları vuruyordu.Ben kayigin icinde korkudan titriyordum.Aglarin altina saklandim.Yunan herkesi şu gördüğün camiye kilitliyordu.Annem ve babam kizkardesim o caminin içindeydi. Senin deden ve üç arkadaşı geldi.Yunan camiyi ve içindeki insanlarla beraber yakacakti.Deden uzun namlulu mavzerle her attığı mermide bir Yunan askerini deviriyordu.On dakikada hepsini temizlediler.Camideki insanları kurtardılar.Camiye doğru koşarken hem ağlıyor hem seviniyordum.Cakir çocuk senin deden Koca Yusuf hem kahraman hem çok iyi bir insandı.Onunla gurur duy".
Okul saati gelmişti .Okula doğru yürürken.Hic görmediğim dedemin kim olduğunu bir yabancıdan duymuştum Gozlerim dolmustu.Babama çok kızgindim.Bana niye bunlari anlatmadi.Ona bunları soracaktım.Ama o çok uzaklardaydi.Almanya da çalışıyordu.Her sene bir ay izine gelir,tüylü foter şapkası elinde çift bavul ile onu gördüğümüzde bayram ederdik.
Babam gelmişti.Biz bavullari cukulatalari karıştırırken,babam bizi izliyordu".
-Baba sana bir şey soracağım." dedim.ona.
- Sen bize dedemin kahraman olduğunu niye anlatmadin? diye sordugumda .Babam çok sasirmisti.
-Oglum dedi.Deden çok uzun yıllar savaştı onun kahramanliklari gerçekten bir destandı.Cerkez Ethem ve deden gibi bir çok Çerkez savaşçıyi yıllar sonra Atatürk şeref madalyası ile onurlandırdı ve onları Ankara'ya meclise davet etti.Hic biri madalya almaya gitmedi.Cerkez Ethem gibi bir kahramanı,kuvayi milli savaşçısını gerçek bir Türkiye sevdalısıni bir politika malzemesi yapıp entrikalarla vatan haini ilan eden bir anlayışı protesto etmişlerdi.Bu nedenle deden geçmişte olanları anlatmayı sevmezdi.Unutmak istiyordu.Cok acı çekmişti.Onlari Bandirma da camiye gönderen Çerkez Ethem di.
Cok duygulanmistim.Aglamak istiyordum ama babam gelmişti.Sevinc gözyaşları Duygularimi altüst etmişti.Gercek kahramanlar tarih kitaplarinda değil kalplerde halen yaşıyordu.Tum Türkiye sevdalıları şehitler ,kahramanlar ruhunuz şad olsun.

Yazan: Sıtkı Sungur
Not: Ekteki foto, bahsi geçen Haydar Çavuş Cami nin o yıllarda ki görüntüsüdür.
Haydar Çavuş Camii

5 Mayıs 2016 Perşembe

Beyaz Çingeneler

Posted by Шlэрэнкъо

                 1700 lü yıllara gelindiğinde Osmanlı'nın 'duraklama' dönemi bitmiş, bir zamanlar işgal ettiği 

tüm bölgelerde bir bir  ayaklanmalar başlamış, artık 'gerileme' dönemine geçilmişti. Ayaklanmaları 

bastırabilmek için tebanın  İslami unsurları yoğun bir şekilde askere alınıyordu. Özellikle 1864 büyük 

sürgün öncesi ve sonrasında Osmanlı'da yaşayan Çerkezler gönüllü olarak çok yoğun bir şekilde 

orduya katılıyor, tüm ayaklanma bölgelerinde cansiperane Osmanlı adına savaşıyorlardı. Bu çatışmalar 

yıllarca devam ediyor, askere alınan gencecik insanlar bir daha evlerine geri dönemiyorlardı. 'Yemen 

Türküsü' bu durumu anlatır durur o zamanlardan beri.
  
               Osmanlıda askere alınmayan bir tek halk 'Kıpti' olanlardı. Yani Osmanlı nüfus kayıtlarında din 

hanesinde 'Kıpti' yazan Çingene/Romanlardı. Dolayısıyla bu dönemi zararsız-zaiyatsız atlatan tek halk 

Romanlar olmuştu. Taaki 1900 lü yılların başında Balkan harbi başlayıncaya kadar.
 
                 Balkanlarda ayaklanmalar yoğunlaşıp çatışmaların şiddetlendiğini gören Trakya Bölgesinde 

ve Çanakkale'de yaşayan yörükler askere alınmamak için ilgili kuruma gidip nüfus kağıtlarının din 

hanesine 'Kıpti' yazdırarak ne Balkan harbine, ne Çanakkale savaşına ne de İstiklal savaşına 

katılmamayı başarmışlardı. Böylece Romanlardan başka bir halk daha askerlikten muaf hale gelmişti. 

'Beyaz Çingeneler'.

                Halen Çanakkale'de Beyaz Çingenelerin topluca yaşadığı bir mahallenin mevcut olduğu 

bilinmektedir. İşte 'aslını inkar eden çingenedir' deyimi buradan türemiştir. Roman ve Çingene tanımı 

halk arasında yerli-yersiz kullanılagelmiştir. Romanlar dahi bu nedenle olsa gerek, kendilerine Çingene 

denmesinden hoşlanmazlar ve 'Biz Çingene değil, Romanız' derler.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Subscribe Now: standard

Translate