bandırma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bandırma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Temmuz 2025 Salı

Ethem Bey'in Kamçısı

Posted by Шlэрэнкъо

  


Konunun kaynak kişisi resimde gördüğünüz Bandırma'nın Yeni Ziraatli Köyünden Yeştual'e Sefer.
Anlattığı kişi, Emre Köyünden Ethem Beyin yeğenlerinden Ş'erenko Osman. O da bana anlattı bu olayı.
Yozgat ayaklanmasını bastıran Ethem Bey ile M. Kemal ve avanesinin araları açıldığı, Ethem Bey cepheye dönünceye kadar Yunan  Ege'de ilerlemeye başladığı,  ve Ethem Beyin Egeyi yeniden kontrol altına almaya çalıştığı bir dönem.
Yunan Güneyden Uşak üzerine yürümüş, İnönü'nün kumandası altındaki düzenli ordu askerleri sayı üstünlüğüne rağmen Yunanı engelliyemiyor. Binbir rica minnet Ethem Beyi yardıma çağırıyor. Böylesine kritik bir dönemde Ethem Bey cepheyi boşaltmak istemiyor. Aşırı ısrar üzerine yanına aldığı 250 süvari ile yardıma gidiyor. Varır varmaz başlıyorlar Yunana saldırmaya. Çok zorlanmadan  Yunanı püskürtüyorlar. Ortam yatışınca Ethem Bey ayrılmadan önce İnönüyü görmek cepheyi teslim etmek istiyor. Lakin İnönü ortalarda yok. Herkes İnönüyü aramaya seferber oluyor. 
Derken İnönüyü samanlıklardan birinde saklanırken buluyorlar. Ethem Bey samanlıkta bulduğu İnönü'nün suratına bir kamçı yapıştırıyor ki....
İnönünün kulak zarı patlıyor. Sağırlığı oradan geliyormuş meğer.
Yeştual'e Seferin Şerenko Osmana söylediği şu;
"Ethem İsmete öyle bir kamçı yapıştırdı ki, sesi hala kulaklarımda." 
Şimdi gelelim sadede.
Vay efendim Ethem düzenli orduya katılmak istemedi.
Vay efendim güç zehirlenmesi oldu ve şımardı. 
Vay efendim cahildi cühelaydı. gibi saçma salak sözler edenlere sorulacak tek soru şudur bence.
"Cephede askerleri savaşıyorken samanlıkta saklanırken yakaladığınız birinin emrine girecek kadar haysiyetsiz olabilirmisiniz?"





2 Mayıs 2025 Cuma

2 MAYIS 1923 "GÜNEY MARMARA ÇERKES SÜRGÜNÜ"

Posted by Шlэрэнкъо


2 MAYIS 1923 "GÜNEY MARMARA ÇERKES SÜRGÜNÜ"
Yayılmacı politikalarıyla Viyana kapılarına dayanan Hilafet Makamını da elinde bulunduran Osmanlı devleti, Hristiyan batı devletleri için büyük bir tehditti. Bunun yanında Siyonistlerin Arz-ı Mevud( Vadedilmiş topraklar) emellerini gerçekleştirebilmeleri ve Osmanlı devleti sınırları içinde bulunan Filistin topraklarında bir devlet kurabilmeleri için Osmanlı'nın mutlaka yıkılması gerekiyordu. Hatta Hilafet de kaldırılmalıydı ki, Müslümanlar birlikte hareket edemesinler. Lakin bu amaca yönelik her hamlelerinin karşısında tek bir engel çıkıyordu önlerine.
BAŞ BELASI ÇERKESLER.
Hanedanın en önemli insan kaynağı Güney Marmara Çerkesleri, gerek saray bürokrasisinde gerek askeri olarak hanedanın fedaisi olan Güney Marmara Çerkesleri;
Siyonist, Sabetayist, Evangelist, Levanten ve Masonların ortak amaçlarına ulaşabilmeleri için her ne pahasına olursa olsun bertaraf edilmesi gerekiyordu. Bunun için Balkan savaşları zamanlarında karar verilmişti. Lakin askeri olarak buna güçleri yetmediği için uygun şartların oluşmasını bekliyorlardı.
Kurtuluş savaşında Batı cephesinin savunmasını sağlayan Çerkes Ethem ve cengaver Çerkesler bir şekilde bertaraf edilince, bahsi geçen şer odaklarının aradıkları fırsat ellerine geçmiş oldu. Önce Güney Marmara'da Çerkes köylerine muhtelif zamanlarda jandarma devriyesi çıkararak 12-13 yaşındaki Çerkes çocuklarını dahi gördükleri yerde derdest ederek hapsetmeye başladılar. Bu Ethem bey Almanya'da tedavi olmak amacıyla İzmir'den Yunanistan'a geçtiği zamana kadar devam etti. Anadolu topraklarını terk eden Ethem Bey'den tamamen kurtulunca, hapsettikleri 13-14 yaşındaki çocukları ve yetişkinleri her gün düzine düzine muhtelif yerlerde asmaya başladılar. Bundan kurtulabilmek için Çerkesler genç erkeklerini samanlıkta, ahırda hatta bağ evlerinde saklamaya başladılar. Güney Marmara'da Çerkes genç nüfusu böylece büyük oranda yok edildikten sonra sürgüne karşı çıkabilecek bir güç ortadan kalkmış oldu.
Tam 102 yıl önce bugün, m.kemalin yayınladığı genelgeyle Balıkesir'in ilçeleri Gönen, Manyas ve Bandırma'nın Çerkes köylerine "Sürgün"e hazır olmaları talimatı verildi. Defaten başlarına gelen melanetlerden dolayı aşırı demoralize olan Çerkesler hiç tepki veremediler. 14 köy çoluk çoçuk demeden, Doğu ve Güney doğu Anadolu'nun en ücra köşelerine, hatta Suriye sınırına kadar sürüldüler. Yol güzergahındaki yeleşimlere de "Bu gavur Çerkeslerden uzak durun. Bunlara hiçbir şey alıp vermeyin" diye talimatlar verilerek, temel ihtiyaçlarını gidermelerini dahi engellemişlerdi. Sürgüne gönderilenler dışında, diğer bölge köyleri de varlıkları yok pahasına sattırılarak sürgüne hazır vaziyette 1 yıl bekletilmişlerdi.
1864 de Kafkasya'dan, 1877 de Balkanlardan sürülen Çerkesler 1923 de de Güney Marmara'dan sürüldüler. 60 yılda tam 3 sürgün. Dünya'da kaç milletin başına gelmiştir ki böylesi bir dram?
Sürgünü TBMM ye yazdığı mektuplarla görünür kılan ve Sürgün edilenlerin tekrar geri dönmelerini sağlayan tek cesur insan Mehmet Fetgeri Şoenu'yu rahmetle anıyorum.
Önceki iki sürgün savaştığımız hasımlarımızın eseri iken, bu 3. sürgün varlığını korumak için canımızı ortaya koyduğumuz ve kardeş bildiğimiz dış mihrakların iş birlikçileri tarafından olması hasebiyle sürgünlerin en azap verici olanıdır. Bu Güney Marmara Çerkes sürgününün Çerkes Ethem yüzünden olduğu sanılır. Oysa olay çoktan kararı verilmiş bir eylemdir. Sadece ihtiyaç duyulan şartlar hasıl olmuş, Çerkesler istenilen kıvama gelmiştir. Ne diyelim...

ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM!

Sonuç: Osmanlı yıkıldı, Hilafet kaldırıldı, İsrail kuruldu. Şimdi sırada Arz-ı Mevud....

11 Haziran 2024 Salı

Bir Çınar Daha Devrildi! (Keoh) Rahmi Aşçı.

Posted by Шlэрэнкъо




Yeni Ziraatli Köyü
(Keoh) Rahmi Aşçı








Bugün 9 Haziran 2024.

Dün akşam çok üzücü bir haber aldım.  

Bandırma'nın Yeni Ziraatli Köyü'nden Keoh Rahmi amcamızın vefatının haberi. 

Sizi bilemem, lakin benim için çok üzücü. 

Neden? derseniz ;

O sıradan bir Çerkes değildi.

Bize ait çok önemli bilgileri hafızasında barındırıyordu çünkü.

Çocukluğunu Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşamış, o yılların tarihine çok önemli etkileri 

olan kişilerle birebir hatırası olan ender kişilerden biriydi.

Benim bu Blogger da yazıya döktüğüm,

Şhalako Aziz Bey
 https://www.blogger.com/blog/post/edit/7811572234209526600/7199090512276193109  ve
 
Pşışawko Tevfik Bey i anlattığım anekdotların kaynak kişisiydi.

https://www.blogger.com/blog/post/edit/7811572234209526600/5684690579382711543

Ayrıca benim rehberlik ettiğim , Bandırma 17 Eylül Üniversitesinde danışmanlığını tarih 

hocası Dç. Dr. Ömer Karataş'ın yaptığı, Bölge Çerkesleriyle ilgili doktora tezi  çalışması yapan

yüksek lisans öğrencisi Rukiye Akdeniz'e kaynak kişi olarak tarihe geçti.

Onun bilip de, bizim sormayı akıl edemediğimiz daha ne bilgileri yanında alıp götürdü kim

bilir?

Allah rahmet eylesin.  Mekanı cennet olsun inşallah. Dost ve akrabalarına taziyelerimi 

sunuyorum.
 
Bu son olmayacak elbette.

Çevrenizde bu gibi insanlar varsa , hiç vakit kaybetmeden hafızalarındaki bilgileri yazıya 

dökün lütfen.

O çınarlarda Rahmi amca gibi devrildiğinde,  hafızalarımızı yitirmiş olmayalım.

6 Haziran 2024 Perşembe

Düzce Ayaklanması 13 Nisan-25 Mayıs 1920

Gönderen Шlэрэнкъо







15 Mayıs 1919 da İzmir'i işgal eden Yunan ordusuyla hiç vakit kaybetmeden mücadeleyi başlatmış olan Ethem Bey, küçük/büyük ayaklanmalar dışında,  İşgalci İngiliz ve Ankarada'ki işbirlikçilerinin Ethem Beyi bertaraf etmek amacıyla tezgahladığı 1. Aznawour ayaklanmasıyla başlayan 3 büyük ayaklanmayı da hiç umulmadık bir şekilde bastırmayı başarmıştır. 2. Ayaklanmanın da bastırıldığını ve Ethem Beyin Bandırmaya geleceğini öğrenen Yunanlılar kaçma hazırlığı yaparken, diğer taraftan  Bandırmada  Müslüman ahaliyi Haydar Çavuş Camiine toplayıp yakma girişimi içerisindeydi. Durumdan haberdar edilen Ethem Bey Akçapınar Köyünden arkadaşı Hakupako Yusuf Sungur ve üç diğer kişiyi görevlendirdi. Her attığını vuran cengaverler derhal Bandırma'ya ulaşarak Haydar Çavuş Camii çevresinde konuşlandılar. On dakikada tüm Yunan askerlerini vurarak milleti yakılmaktan kurtardılar.

 Bilahare Ethem Bey Bandırma'ya da uğrar ve ayaklanmanın iç yüzünü öğrenmek için soruşturma başlatır.
Mihaliç'in Karayan(Sultaniye) eşrafından varlıklı Arnavut ailelerin Aznavoura çok yüklü miktarda maddi yardım yaptıkları bilgisine ulaşır. Ethem Bey bir ekip kurarak Karayan'a gönderir. Red-di İlhak mücadelesi verdiklerinden dolayı asıl kendilerine maddi yardım yapmaları gerektiği yönünde talepte bulunan birde mektup gönderir. Birde tembihler;
-Eğer para olmadığını falan söylerlerse dikkatli olun. Eski hasır-kilim yayılı görürseniz ortasına şöyle dipçikle vurun. para varsa orada gömülüdür.
Tam da dediği gibi para olmadığını Aznavourun zorla bütün paralarına el koyduğunu söylerler.  ancak evlerde yapılan aramalarda odaların ortasına gömülmüş çömleklerin içinde altın dolu olduğu tespit edilince ev sahipleri derdest edilerek yargılanmak üzere Bandırmaya getirilir.
Ne var ki Arnavutların Yefendi Ahmet Beyin kendi gibi El Ezher mezunu olan, cuma günleri hutbe vermesi için köyden Haydar Çavuş Camiine özel koruma eşliğinde faytonla getirilip götürülen biraderi Yefendi Hacı Murat Bey ile t
anışıklıkları vardır.

Yefendi Hacı Murat Bey
                                               

 Yefendi Hacı Murat Beyi araya sokarak affedilmeleri konusunda Ethem Beye baskı yapılmasını isterler. Yefendi Hacı Murat Beyde ağabeyi Yefendi Ahmet Bey gibi Ethem Beyin babası Pşışawko Ali Beyin yakın dostudur. Pşışawko Ali Beye oğlu Ethem Beyi ikna etmesini rica eder. Pşışawko Ali Beyin oraya gelip devreye girmesi üzerine, Ethem Bey çaresiz kalır ve bir çıkış yolu bulmak için Yefendi Ali Bey ile odadan dışarı çıkarlar. Ethem Bey sorar;
-Napıcaz şimdi? Biz bunları yargılamamız lazım. 
-Vollehi Ethem! Biliyorsun bizde büyüklerin dediği olur.
-O zaman şöyle yapalım. Sen Kaymakamlık  yetkinle onları serbest bıraktırmış ol. Ben onların işini yolda bitiririm. Onlar şimdi güle oynaya köye döneceklerdir.
-Tamamdır. Oldu bu iş. 
Tekrar odaya dönerler. Yefendi Ali Bey sözüm  ona Ethem Beyi azarlayıp  Arnavutları serbest bırakmaya razı eder.
Ethem Bey serbest bıraktığı Arnavutları takibe aldırır. Akçapınar Köyü altında Kanlıhana geldiklerinde Arnavutlar boğularak öldürülür.

2. Anzawour ayaklanmasını da bastıran Ethem Bey, gerek bu ayaklanmaya destek verenleri, gerekse  bu ayaklanma esnasında Emre Köyü'nde babası Ali Bey'in çiftliğini yakanları da tespit ederek hepsinin cezalarını vermiş, gerekli misillemeyi yapmıştı. Düzce'de Sefer Berzek ayaklanması başlayalı da iki hafta olmuştu ki...

Bu kötü gidişattan duyduğu rahatsızlıktan dolayı Ethem Beyin soydaşlarına yazdığı aşağıdaki çağrı mektubu 
Cengaver Çerkezler!...

Asırlardan beri Dinine, İslam Halifesine sadakat göstermekle maruf, cesur ve kahraman kan kardeşlerime hitabediyorum;
Kafir düşmanlardan gördüğü zulüm üzerine senelerce evvel Osmanlı Hakan'ının al ve nurlu Sancağının saye-i feyz-ü felahına kabul olunmuş olan biz Çerkezler, vatan-ı Osmani'nin itilası ve hevası namına pek şanlı hizmetler ifa ettik. Ruslar'la, Nemseliler'le, Bulgarlar'la, Sırplar'la, Karadağlılar'la yapılan muharebelerde en ön saflarda bulunarak, besalet ve hamasetimizle düşmanlarımızı hayretlere garkettik.
Atlarımızı daima düşmanlarımıza karşı oynattık. Hiç bir küffar hükumeti'nin idaresini tavan tanımadık.
Moskof Çarının cebr-ü kahrına uğradığımız zaman bize şefkatle topraklarını açan Osmanlı ve Müslüman Diyarı'na geçtik.
Senelerden beri bu mukaddes topraklarda hertürlü esbab-ı istirahatımız müemmen bir halde yaşıyoruz.
Bu gün bizi analarımız babalarımız gibi muhabbetle, merhametle, büyütmüş olan bu mukaddes ve mubarek toprak Allah'ımızın, Dinimizin, Camilerimizin, can kan ve dava kardeşlerimizin düşmanı olan İngiliz, Yunan, ve birlik olmuş küffar canavarların tecavüzüne maruz bulunmakta.
Senelerce uğruna kan döktüğümüz, kılınç salladığımız Halife ve Padişahımız hunhar İngilizlerin esareti altındalar... Menazır-ı latifesiyle, ciyadet-i havasıyla cevami-i aliyesi ile darülfünun'uyla, mektepleriyle meşhur-u cihan olan Hilafet makamlarımız, küffar işgal-i askeriyesi altında inliyor.
Padişahımızın askerleri silahsız bırakılıyor. Veliahtımızın konağı kuşatılıyor kadınlarımızın, kızlarımızın, fotografları alınıyor.
İngilizler evlere giriyorlar milletin ırzına tecavüz ediyorlar.
Ey Necip milletim!...
Ey secaatiyle, biniciliğiyle, dünyaya korku saçan asil milletim!
Dininin tahkir olunduğu bu saatta, düşmanı küffar'a karşı isyan etmeyeceğizde ne edeceğiz?
Bugüne kadar küffar tahakkümünün, İngilizi Yunanı birleşen yetmiş küffarın tahakkümünün ne olduğunu bilmediğin için bu melun hükümetlere karşı lüzumu derecede gayz ve kin gösterelim.
Fakat benim gibi anası, babası, öz Çerkez bir kardeşinizin suzişli hitabını okuduğun ve işittiğin zaman, aslan kanının galeyan edeceğine eminim... Eminim ki, bu dakikadan itibaren İngilizler'i, Yunanlılar'ı, işgalci küffarı yok etmek için and içeceksin.
Öyle ise haydi atına bin bu alçak Dini İslam düşmanlarına karşı uç. Allah'ın ve Peygamber'in intikamını al?

26 Nisan 1920                                                 Çerkez Ethem


Düzce/ Safer Berzek Ayaklanması

    Pşışawko Ethem  Bey her ne kadar bir an evvel cepheye dönmek istese de buna izin verilmiyor, rica minnet karşısında çaresiz Düzce'ye hareket etmek zorunda bırakılıyordu. 
Bu arada eller keyifle ovuşturuluyordu. Çünkü, sadece bir günde 4000 kişilik silahlı bir sözde ayaklanmacı hazırlanmıştı. Zaten savaş yorgunu, yüzlerce kilometre yol kat etmiş, üstelik birde isyancılarla mücadele etmiş bir kuvvet kolayca tepelenebilirdi. Fakat hiçte öyle olmadı. Kuvva-i Seyyare Hendek'e vardığında Ethem Bey telgrafhaneye çağrıldı. Sefer Berzek tarafından çekilen telgrafta kendisine iki gün müsaade etmesini, Ankara ile haberleştiklerini , anlaşmaya varmak üzere olduklarını ifade ediyordu. Ethem Bey bu durumdan memnun olmuş ve iki gün mühlet vermeyi hemen kabul etmişti. Tam telgrafhaneden çıkmıştı ki, Düzce'deki telgraf başındaki operatörden acil bir telgraf geldi. 
- Bunlar size yalan söylüyor. Sakın inanmayın. Size tuzak kurmak için zaman kazanmaya çalışıyorlar. 
Hendek'teki telgraf operatörü Ethem Beye yetişerek bu yeni telgrafı takdim ediyor. Ethem Bey birliklerini Hendek dışına konuşlandırıp, o gece gizlice Düzce'ye hareket edip şafak vakti baskın yaparak ayaklanmacıları hazırlıksız yakalıyordu. Bölgenin ileri gelen Kafkas kökenlilerinin tüm ricalarına rağmen Pşışawko Ethem Bey  Berzeg Sefer Bey'in birliğini de kısa bir sürede darmadağın etti. Kurulan mahkemede suçlu bulunmuş  Sefer Bey'i cezalandırmaması için her nedense(!) telgraf üzerine telgraf çekiliyordu Ankara'dan. 
Burada sorulması gereken şu;
1- "Ethem Bey vatan savunması açısından çok elzem bir amaç için altı ayda toplayamadığı 4.000 silahlı adamı Sefer Berzeg bir günde hangi kaynakla toplayabildi?
2-"Padişah yanlısı olarak ayaklanma çıkardığı iddia edilen Berzeg,  Kuvva-i Seyyarenin mahkeme heyeti tarafından yargılanırken, İstanbul dan neden hiç bir girişim olmuyor da, Ankara'dakilerin etekleri  tutuşuyor?"
Ethem Bey bundan pek bir anlam çıkaramamış olsa da, Berzeg Safer Beyi infaz etmekten imtina etmemişti. Bu Ankara'da büyük bir şok oluşturuyordu. Yine başarısız olunmuştu. Pşışawko Ethem Beye cepheden gelen haberler hiç hoş değildi. Yunan birliklerinin hareketlerinden, genel bir taarruza geçmeye hazırlanıyor olduğu anlaşılıyordu.  Bu çok vahim sonuçlar doğurabilirdi. Tek derdi Ethem Beyi bertaraf etmek olan Ankara daki gerçek hainler için bunu hiçbir önemi yoktu . Bu ayaklanmada da başarı olamadıkları için Yozgatta yeni bir sözde ayaklanmayı  devreye alıverdiler. Tabii ki bu Ankara'daki işbirlikçilerle organize bir durumdu. Pşışawko Ethem Bey'in daha kolay bir şekilde alt edilebilmesi için, tüm kuvvetini tek bir noktada kullanmasına mani olmak gerekliydi. Tamda öyle oldu. Kuvvetlerinin bir kısmını tedbir olarak Eskişehir'de bırakmak zorunda kaldı. Başkaları açısından onu ortadan kaldırmaktan daha önemli birşey olamazdı. Oradan da cepheye dönmesine engel olmak gerekiyordu.

Bu ayaklanmalar Ankara'ya karşı yapıldıysa, neden hiçbir ayaklanmacı HAİN(!) ilan edilmedi de, o ayaklanmaları bastıran Ethem Bey ve biraderleri 150 liklerin en başına yazıldı?

25 Eylül 2019 Çarşamba

Federasyonların penceresinden ÇerkeZ Ethem

Posted by Шlэрэнкъо

21 Eylül 1948

Bu tarih, ÇerkeZ Ethem Beyin vefat tarihidir.

Yani bu 2019 yılının 21 Eylül günü tam 71. yılı.

3 yıldır Ethem Bey'in yeğenleri olarak Bandırmada Ethem Beyin ve kahraman silah arkadaşlarının aziz hatırasına Mevlid-i Şerif okutarak sevenleriyle birlikte anıyoruz.

https://www.facebook.com/cerkesethemm/videos/855894771201986/







http://www.bandirmamanset.com/haber/cerkez-ethem-anildi-39000.html

Bu organizasyonlarımıza kurumsal anlamda destek veren  Orhanlı Çerkes Derneği, Adığe Xase-Çerkes Derneği, Kiçir Çerkes Derneği dışında hiç bir dernek yada federasyon  kurumsal anlamda destek sağlamadı.

Parti olarak ise, sadece  ÇDP Bursa İl Başkanlığı düzeyinde yanımızda oldu.

Ayrıca Tezcan Spor Kulübü çok yönlü desteğini bizden esirgemedi.

Hepsinden Allah razı olsun.

Fakaaaattt....

Çerkesleri temsil ettiğini, yada en büyük çatı örgüt olduğunu iddia eden sözde federasyonlar, Çerkeslerin tümünü ilgilendirmeyen şahısların ölüm yıldönümlerini anma konusunda hiç pas geçmemelerine rağmen, sözkonusu Çerkes Ethem olunca hafızalarını yitirmiş oluveriyorlar.

Tabii onların çok daha önemli işleri oluyor o gün.

Ne yapalım... Herkes sevdiği ile beraber haşrolur.

30 Mayıs 2019 Perşembe

ÇerkeZ Ethem! Bir devletin anılarından bile korktuğu büyük kahraman.

Posted by Шlэрэнкъо

Yıl:1963. Emre Köyü.
60 İhtilali yeni yapılmış. Lakin sözde bir cumhuriyet kuranlar korkularından sıyrılabilmiş değiller. 

Melişyaph Hanife, Ethem Beyin Emre Köyündeki yakın komşusu ve arkadaşı olan eşi Hüseyin Beyi yakın zamanda kaybetmiş dul bir kadın. İki oğlu Aslan ve Muharrem o gün erkenden tarlaya gitmişler. Kendisi evde gelinleri Münevver ve Resmiye ve torunları ile evde oldukları bir anda aniden jandarma eve baskın yapıyor. Bir Yüzbaşı, bir Astsubay ve 4-5 jandarma eratı avludan içeri giriyor. Evde kim varsa hepsini avluda topluyorlar. Yüzbaşı ve refakatindeki bir er hane halkını avluda gözetim altında tutarken, diğerleri içeri girip her tarafı allak bullak ediyor. Kendilerince zararlı bir şeyler olup olmadığını araştırıyorlar. Evin kuzeye bakan taş duvarında oluşturulmuş perdeli göz içerisinde Ethem Beyin el yazısı belgelerle dolu olduğunu yüzbaşıya haber veriyorlar. Yüzbaşı hışımla içeri giriyor. Belgeleri incelediğinde ihbarın doğru olduğunu teyit ediyor. Hemen belgelere el koyup yanlarına alıyorlar. Dışarıda askerin gözetiminde bekleyen Melişyaph nineye;
-Bu hainin evrakları sizde ne arıyor lann? diyerek okkalı birkaç tokat patlatıyor. Yaşlı kadın aldığı darbelerle yere yıkılıyor. 
Askerlerin varlığından ve soğuk davranışlarından tedirgin olan 5 yaşlarındaki torun Necat, manzara karşısında korkudan ağlamaya başlıyor. Daha sonra askerler damlar ve samanlıklar dahil evi didik didik arıyorlar. Hüseyin Beyden yadigar bir osmanlı kılıcı, bir süngü ve bir kama daha buluyor ve onlarada el koyuyorlar. 

Bu ne korkudur? Bu ne kindir? Bu ne zulümdür Ya Rabbim?
Bu millet için bunca fedakarlıklar yapan bu halkın hiçbir suçu olmayan yaşlı bir kadınına bile tokat atan zihniyet ne aşağılıktır.

Kaynak: Melişyaph Hanife

21 Kasım 2018 Çarşamba

Kuştenhable'nin Kuruluşu

Posted by Шlэрэнкъо

Kuştenqo Bram,
 

                    Kafkas-Rus savaşlarının kucağına doğmuş, çocukluk yaşlarını atlatır atlatmaz, gençlik nedir kaşen-şeşen nedir bilmeden, cepheden cepheye koşmuş yiğit bir Adğe savaşçısıdır Kuştenqo 
Bram.
24 Mart 1864 Atkuağje de savaşın kaybedildiği kesinleşince yıllardır uğruna cansiperane savaştığı yurdu artık rus tahakkümü altındaydı.  Ne yapması gerektiğini uzun uzun düşündü günler boyu. En sonunda o da diğer müslüman Adğeler gibi Osmanlı topraklarında dini baskı görmeyeceğini düşünerek sürgüne dahil olmaya karar kıldı. Etrafındakilere kararını açıkladığında bu gözüpek savaşçının niyetini öğrenen yedi aile daha ona katılmak istediklerini beyan ettiler.
Kuştenqo ve beraberindekiler yanlarında götürebilecekleri herşeyi de alarak, yola çıktılar. Günlerce dağları dereleri aşarak yorgun ve bitkin bir halde Karadeniz kıyısına ulaşabildiler. Karşılarına çıkan manzara tam bir mahşeri andırıyordu. Her yerde yorgun, bitkin, hasta kadını-erkeği, yaşlısı-genci ölümün peşinde kol gezdiği insanlar görüyorlardı. Kendilerini Osmanlı kıyılarına götürecek bir gemi bulma derdindeydiler hepsi. Yarı aç yarı tok günlerce bir gemiye binebilmek için orada konaklamışlardı. Nihayet Kuştenqo ile yanındakiler İstanbul'a gidecek bir gemide yer bulabildiler. Karadenizin azgın dalgalarıyla uzun süre boğuştuktan sonra İstanbul'a ulaştılar.
Gemiden indiklerinde görevli memur onları kayıt altına aldı. Yerleşim yeri konusunda bilgileri olmadığından memurdan yardım talebinde bulundular. O da sarayda tanıdığı bir Çerkes paşaya yönlendirdi Kuştenqoyu. Birlikte bahsedilen paşanın yanına gidip yerleşim yeri konusunda yardım istediler. Paşa;
- Yanındakiler burada kalsın. Sen gemiyle Bandırma tarafına geç. O tarafta yerleşmiş Çerkeste çok var. Yabancılık çekmezsiniz oralarda. Neresini beğenirsen bir haritasını çıkarıp bana getir. der.
Kuştenqo yanında kağıt-kalem ile ilk vapura biner ve Bandırma'ya ulaşır. Manyas ile Mihaliç arasındaki Arnavutların sahiplendiği uçsuz bucaksız ovaların ortalarında kalan bir bölgeyi beğenir. haritayı çıkarabilmek için biraz zamana ihtiyaç vardır. O zamanlar Hüdavendigar Sancağı'nın Mihaliç nahiyesine bağlı Kepekler Köyünde yatıya kalır. Bu yabancıyı gören  bir Arnavut Mehmet ağa Kuştenqoya sorar;
- Hayırdır. Ne ararsın buralarda bre?
Kuştenqo dil bilmediği için "tanrı misafiri" olduğunu işaret diliyle izah etmeye çalışır. Arnavut tanrı misafiri olduğunu düşündüğü Kuştenqo yu ağırlamak için evine davet eder. Onun da canına minnet. Birlikte akşam yemeği yerler ve yatarlar. O gece dolunay ve açık bir gökyüzü tam Kuştenqo'nun işine yarayacak ortam sağlar. Gece yarısında tuvalet ihtiyacı olduğunu bahane ederek kalkar. Lakin, tuvalet oldukça uzaktır ve avluda koca koca çoban köpekleri vardır. Köpekler misafire saldırmasın diye ev sahibi olan Arnavut Kuştenqoya refakat  ederek tuvaletin yanına kadar gitti. Üstü açık tuvaletten etrafı kolaçan eden Kuştenqo mihmandarı Arnavuta hissettirmeden bölgenin krokisini yanında getirdiği kağıda çiziverdi. Tekrar eve dönerek sabaha kadar uyudular. Sabah beraberce kahvaltı ettikten sonra Kuştenqo teşekkür ederek müsaade istedi ve Bandırma'ya döndü. Yine vapurla İstanbul'a dönerek paşanın yanına gitti. Hazırladığı krokiyi  paşaya vererek o bölgeye yerleşmek istediğini, ancak Arnavutların problem çıkaracaklarını  belirtti. Paşa haritadaki bilgilere istinaden Kuştenqo adına bir tapu hazırlattı ve yanına bir zabit görevlendirdi.
Görevli zabit, Kuştenqo ve mahiyetindaki aileler vapurla yeniden Bandırma'ya ulaştılar. Zabit jandarma karakolundan yanına birkaç da jandarma alarak, Kepekler'de Kuştenqoyu misafir eden Arnavutun evine gittiler. Karşısında Kuştenqoyu yanında zabit ve jandarmaları görünce şaşkına döndü. Durum izah edildiğinde öfkelendiği her halinden belli olan Arnavut zabit ve jandarmaların koruması altında ve tapu kaydı yapılmış olduğu için zabit ve jandarmalarla münakaşa etmeyi göze alamadı. Yeni yerleşimcilere karşı yanlış bir tutuma girmemeleri tenbihlendi. Zabit ve jandarmalar görev yerlerine dönüp, Yerleşik Arnavutlarla Kuştenqo ve mahiyetindekiler başbaşa kaldıklarında aralarında aylarca süren kavgalar yaşandı. Arnavutlar yıllardır kullandıkları bu arazileri bu yeni gelenlerin ekip biçmesini hazmedemiyorlardı. Daha sonra yirmi Çerkes aile daha oraya yerleşti ve köyün adı Kuştenhable olarak anılmaya başladı. Çerkeslerin ektiklerini Arnavutlar sürüyor, yerine başka bir şey ekiyordu. Çerkeslerde aynı şekilde misilleme yapıyorlardı. Aralarında çıkan kavgalardan sonra Çerkesler Arnavutları sindirmeyi başardılar. Bu arada karşılıklı evliliklerde gerçekleşmeye başladı. Arnavutlar Kuştenhable sınırındaki tarlalarını işlemeye Çerkeslerle akrabalık bağı oluşmuş olanları gönderiyorlardı. Böylece çatışma yaşanmadan herkesi kendi işini yürütmesi mümkün oluyordu.
Kuştenqo Bram, nam-ı diğer İbram Ağa birgün hastalandı. Bandırma'daki Pertevniyal Hastanesinde tedavi olurken orada vefat etti. Uğruna onca mücadele ettiği Çerkeslerden hiçbiri onu arayıp sormadı. Hiç evlenmediği için çoluk çocuğu da yoktu onu sahiplenecek. Tesadüfen hastanede bir yakınını görmeye gelen Arnavut Mehmet ağa, onun mevtasının sahipsiz kaldığını öğrenince bütün cenaze işlemlerini üstlenerek defin işlemlerini gerçekleştirdi.
Şu gün bile Kuştenqo Bram'ın akibetini de, mezarının yerini de Kuştenhable(Ilıca Boğazı Köyü) Çerkeslerinin hiçbiri ne merak eder, nede bilirler....

Kaynak :Cemal Çetinkaya



6 Eylül 2018 Perşembe

Resmi Tarih Papağanları

Posted by Шlэрэнкъо

Bugün #BandırmaBelediyesi 'nin kitap tanıtım etkinliğine #EthemBey'in yeğenleri olarak Ufuk Alcan ile birlikte katıldık.
Kitap içeriğinde #ÇerkezEthem'in de yer alması hasebiyle yine resmi tarih papağanı  bir densiz tarafından HAİN olarak ifade edildi. Aşağıdaki  #MeclisAraştırmaKomisyonu'nun ilgili belgesi ile o densize haddini bildirdik.




RESMİ TARİH NEDEN BUNLARDAN HİÇ BAHSETMEZ?

Ethem Beye her fırsatta "Hain" diyen Kemalistlerden bu sorularımıza cevap bekliyoruz, lütfen!

1- Okuduğu ilkokulda (şimon zwi mektebi) sadece Yahudi’lerin okuyabildiğini biliyor musunuz..??

2- Soyu belirsizdir, “babamı bilmiyorum” demiş... Milattan sonra olmasına rağmen (!) dedesi, nenesi, amcası dayısı teyzesi veya kuzenleri NEDEN yoktur..??
ETHEM BEYİN ANASI BELLİ, BABASI BELLİ. 7 SÜLALESİ ORTADA.

3- Kimliğinde Mustafa ve de kemal yazmaz… “Kamal Atatürk” yazar.. Mustafa ismini neden red etmiştir.. “Kemal” yerine NEDEN “Kamal” yazdırmıştır..??
ETHEM BEY NE ADINI NE SOYADINI DEĞİŞTİRMEYE İHTİYAÇ DUYMADI.

4- Cenazesi NEDEN yahudi masonik nizam töreni yapılmıştır..??
ETHEM BEYİN CENAZESİ TAM BİR MÜSLÜMAN OLARAK DEFNEDİLDİ.

5- Anıtkabiri yapan mimar NEDEN yahudidir..??

6- Anıtkabir NEDEN mason tapınaklarına benzetilmiştir ve “Ruhuna El Fatiha yazmaz...??

7- İsraild’e neden büstü bulunur ve büstün altında NE yazar..?? İsrail’e anıtın hangi gerekçe ile dikildi..??

8- Son meclis konuşmasında "Kur'anı kerim için NEDEN
"gökten indiği sanılan kitapların doğmaları" ironik göndermesiyle İslam'ın temel kaynağına karşı duruş sergilemiştir?

9- Hz. Peygamber efendimiz için NEDEN arap uşağı diyerek hakaret etmiştir..??
ETHEM BEY SOYDAŞLARINI ALLAH VE PEYGAMBERİN ÖCÜNÜ ALMAK İÇİN SAVAŞA ÇAĞIRMIŞTIR.

10- İngiltere’ye NEDEN sizin valiniz olmaya hazırım diye mektup yazmıştır..??
ETHEM BEY REDD-İ İLHAK CEMİYETİNİ KURARAK ÖRGÜTLENME BAŞLATMIŞTIR.

11- NEDEN hilafeti kaldırarak ingiltere’nin lozanı kabul etmesini sağlamıştır..??

12- Pakistan’dan kurtuluş savaşı için gelen 500.000 liranın 180.000 lirasını savaş için 320.000 lirası ile işbankasını kurarak partisi chp'yi bu bankaya NEDEN ortak etmiştir..??
ETHEM BEY AİLESİNİN VARINI YOĞUNU MÜCADELE İÇİN HEBA ETMİŞTİR.

13- 1923 den 1938 e kadar edinmiş olduğu ve saymakla bitmeyen malvarlığını NASIL kazanmıştır..??

14- Trabzon milletvekili şükrü beyi adamı topal osmana NEDEN öldürtmüştür..??

15- İstiklal mahkemelerini kurarak 500.000'e yakın insanı NEDEN asmıştır..??

16- Çanakkale savaşında bütün askeri şehit düşen 57. Alayda bir tek kendisi NASIL yara almadan kurtulmuştur..??
ETHEM BEY ASKERİ FAALİYETLERİ BOYUNCA TAM 17 KURŞUN YARASI ALMIŞTIR.

17- NEDEN harf inkilabı yaparak bir milleti cahil bırakmıştır..??

18- 1933 e kadar üniversitelerden temizlenen Osmanlı müderrislerin yerine, sadece İstanbul üniversitesine NEDEN yahudi 22 profesör ve yahudi 90 asistan yerleştirmiştir..??

19- NEDEN halk aç iken tekel bira fabrikası kurdu ve fuhuşu genelev olarak resmileştirdi..??

20- NEDEN Kur'anı kerimi toplattırıp ezanı türkçeleştirdi.. NEDEN camileri satıp ve ahıra çevirdi..??

21- İstanbul’un fetih sembolü Ayasofya’yı NEDEN müze haline getirdi..?? NEDEN fener Rum patrikhanesini müzeye çevirmedi..??

22-Latife hanımdan boşanma sebebi NEDİR..? Ve latife hanımın hatıratları hala NEDEN açıklanamıyor..??

23- Vedat Uşaklıgil'in atanızın hayatındaki yeri NERESİDİR..??

24- Annesi Zübeyde hanım selanik mahkemelerine başvurarak NE talep etmiştir..??

25- Annesinin cenazesine NEDEN katılmamıştır..??

26- Tüm devrimleri NEDEN islama aykırı..??

27- Milli mücadele kahramanı halit paşayı 9 şubat 1925 de meclis koridorunda NEDEN öldürtmüştür..??
O HALİT PAŞA Kİ ETHEM BEYLE BİRLKTE YAKUP CEMİLİN SİNOP CEZAEVİNDEKİ MAHKUMLARI ÇIKARIP SAVAŞA DAHİL ETMESİNE İŞTİRAK ETMŞTİ.

28- 1918 de biten çanakkale savaşından sonra 1953 senesine kadar biz türklerin ziyareti NEDEN yasaklanmıştır..??

29- Halk açlıktan kırılırken sadece yahudilerin taktığı şapkayı NEDEN kanun haline getirmiştir ve NEDEN karşı gelenleri asmıştır..??

30- Kur'anı kerimin ayetleri için NEDEN safsata demiştir..??

31- Sabetay sevi denilen kişiye NEDEN hayranlık beslemiştir..??

32- NEREDE sarhoşken yahudi olduğunu ağzından kaçırmıştır..??

33- 1928 de ''devletin dini islam’dır'' ibaresi NEDEN çıkartmıştır..??

34- 1924 de medreseleri kapatırken, NEDEN azınlık okullarına dokunmadı..??

35- Filistin cephesinde ingilizlerle NEDEN anlaştı..??

36- Abdülhamid Han'ın yahudilere vermediği filistin toprakkarında kurulan israil devletini, ilk Müslüman ülkesi olarak tanıyan NEDEN M.Kamal oldu?

37-''Olmasaydı olmazdık, vatanı düşmanlardan kurtardı diyorsunuz ya'' peki 1936 senesine kadar istanbul NEDEN İngiliz işgali altında kaldı..??

38- 4.000.000 metrekare toprağımızı, lozanda 780.000 metrekareye düşürülmüştür.. Bu ülkeyi lozanda temsil etmeye bizzat NEDEN kendisi gitmemiştir..??

39- Güya denize döküp kovduğumuz ve yendiğimiz yunanlılara batı trakya, egedeki adaları verip üstüne savaş tazminatını NEDEN vermiştir..??

40- 5816 sayılı kanunla korunarak NİÇİN gerçeklerin saklanma gereği duyuluyor.. Ve 5816 sayılı koruma kanunu NEDEN bir yahudi avukat tarafından hazırlamıstır..??

41- NEDEN mason olmayı tercih etmiştir..?? Ve masonluktan NEDEN kovulmuştur..??

42- İttihad ve terakki cemiyetinin kuruluşunda jön türklerle birlikte NEDEN yer almıştır..??

43- Cumhuriyet rejimini kurduktan sonra NEDEN hiç dış bir ülke ziyaretine gitmemiştir..??

44- Dersim katliamını NEDEN yaptırmıştır.. Ve şeyh saidi NE karşılığında affedeceğini teklif etmiştir..??

45- Osmanlı arşivlerini bulgarlara hurda kağıt olarak NEDEN satmıştır..??
36. Otuzaltıncı sorunun yanlışlığını NEDEN hemen fark ettiniz?: Çünkü kişi bazında yanlıştı; o kişi İnönü 'dür!

Birde şu var;
Hangi onurlu insan ülkesini işgal eden ordunun kurmay askerlerinin kaldığı bir otelde aylarca yaşar?

YOKSA BUNLAR SİZİN İÇİN ÖVÜNÇ KAYNAĞI MI?

12 Mart 2018 Pazartesi

Yeştuatl'e Hidayet

Posted by Шlэрэнкъо
Yeştuat'le Hidayet




                      #PşışawoEthemBey  #KuvvaiSeyyareyi lağvedip 6 Ocak 1921 de canından aziz

bildiği vatanını terketmek zorunda kaldıktan sonra  #GüneyMarmara bölgesinde bir

#ÇerkezDevleti kurma çalışmaları yapıyorlar bahanesiyle de #GüneyMarmara da  tam bir

#ÇerkeZ  avı başlatılmıştı.

Bölgedeki jandarma birlikleri muhtelif zamanlarda #Çerkez köylerinde evleri  basıyor ne kadar genç

erkek yakalarlarsa karakola götürüp #İstiklalMahkemeleri'nde sözde bir yargılamayla idama

mahkum edilerek muhtelif yerlerde infaz ediliyordu.
                 
                     Bölge #Çerkezleri duruma çare olarak çocuklarını dam, samanlık ya da varsa bağ evi

olanlar oralarda saklamaya başlamışlardı. #YeniZiraatliKöyü'nden  Yeştuatl'e 

Hacı Selman oğlu Hidayet'de bunlardan biriydi. Hidayet  #EthemBey'in amcasının kızı Fahriye

Hanımla evliydi.

#EmreKöy
'de #EthemBey'in amcası Pşışawo İsmail Bey'in samanlığında saklanıyordu  

Fahriye hanım tarafından.
                   
                      Birgün Fahriye hanım  ona yiyecek götürdüğü bir anda jandarma ikisinide samanlıkta yakalıyor.

Hidayet itiş kakış anında çaktırmadan silahını  Fahriye hanıma veriyor. (jandarmalar kadının

üstünü arayamaz ve karakola götürmezler düşüncesiyle). O da  jandarmaya farkettirmeden

koynuna atıyor Hidayet'in kendine verdiği silahı. İkisi birlikte derdest edilip #Mihaliç in

#DağkadıKöyü'ndeki karakola götürülüyorlar. Karakolda bir gece nezarette tutulduktan sonra

#Mihaliç kasabasındaki adliyeye götürülerek hakim karşısına çıkarılıyor ikiside.

Hakim soruyor;

- Ne yapmış bunlar? Nedir bunların suçu?

- Hakim Bey bunlar Çerkez! Bunları Emre Köy'de  Hain Çerkez Ethem'in amcasının 

samanlığında saklanırken yakaladık.

- Lan geri zekalılar. Bu memleket onların sayesinde kurtulmadı mı? Hemen bırakın onları 

bakayım. Gitsinler evlerine.

- Ama hakim bey!!!

-Kesss. Dediğimi yapın. O kadar.

Böylece o kadirşinas hakim sayesinde idam edilmekten kurtulmuştu Yeştuatl'e  Hacı Selman 

oğlu Hidayet.
                       
Allah herkese hidayet versin. Amin.

4 Mart 2018 Pazar

Pşışawko Ali Denizci

Posted by Шlэрэнкъо
Pşışawo Sülale Damgası



Pşışaw Ali Denizci 



Pşışawo Ethem Bey'in İsmail amcasının torunu olan Pşışaw Ali Denizci 1925 Emre Köyü doğumlu

 . 1.90 boyunda, atletik yapılı, sarışın , çakır gözlü kalın kaşları ile adeta Ethem 

Bey'in bir kopyası.

Bir gün Ali Dayıyla muhabbet ederken söz döndü dolaştı Ethem Bey'e geldi.

-Ali dayı sende ne kadar çok benziyorsun ona . dedim .

Bu benzetmeden hoşnut olmuş olacak ki, bir kahkaha attı ve bir anekdot  anlatmaya başladı bana.

1945 yılı olduğunda 20 yaşına gelen Ali dayımız asker olarak Ankara'da

Çankaya Köşkündeki merasim taburuna celp oluyor her nasılsa. Bir sabah merasim talimi yapıldığı

sırada çalışma odasının penceresinden İsmet İnönü'nün dikkatini çekiyor. İşaret parmağıyla Ali

dayıyı göstererek hemen yaverine emrediyor.

- Şu uzun boylu çakır asker kimmiş hemen bir öğren bakalım.

Yaveri:
-Emredersiniz !!! diyerek derhal Ali dayının yanına geliyor.

-Künyeni oku asker. diye emrediyor.

Ali dayımız;
 - ........Emre Köyü'nden.....er  Ali Denizci komutanım!!! gibi bir künye patlatıyor.

-Anlaşıldı asker. diyerek dönüyor ve İnönü'nün yanına dönüyor.  Sorduğu askerin Emre Köyü

 nüfusundan olduğunu söyleyince İnönü'nün suratı asılıyor.

- Hemen onu burdan gönderin. diye emrediyor yaverine.

Öğleden sonra Ali dayımızın görev yeri değiştiriliyor ve Ankara'da başka bir birliğe sevk ediliyor.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Subscribe Now: standard

Translate