21 Kasım 2018 Çarşamba

Kuştenhable'nin Kuruluşu

Posted by Шlэрэнкъо

Kuştenqo Bram,
 

                    Kafkas-Rus savaşlarının kucağına doğmuş, çocukluk yaşlarını atlatır atlatmaz, gençlik nedir kaşen-şeşen nedir bilmeden, cepheden cepheye koşmuş yiğit bir Adğe savaşçısıdır Kuştenqo 
Bram.
24 Mart 1864 Atkuağje de savaşın kaybedildiği kesinleşince yıllardır uğruna cansiperane savaştığı yurdu artık rus tahakkümü altındaydı.  Ne yapması gerektiğini uzun uzun düşündü günler boyu. En sonunda o da diğer müslüman Adğeler gibi Osmanlı topraklarında dini baskı görmeyeceğini düşünerek sürgüne dahil olmaya karar kıldı. Etrafındakilere kararını açıkladığında bu gözüpek savaşçının niyetini öğrenen yedi aile daha ona katılmak istediklerini beyan ettiler.
Kuştenqo ve beraberindekiler yanlarında götürebilecekleri herşeyi de alarak, yola çıktılar. Günlerce dağları dereleri aşarak yorgun ve bitkin bir halde Karadeniz kıyısına ulaşabildiler. Karşılarına çıkan manzara tam bir mahşeri andırıyordu. Her yerde yorgun, bitkin, hasta kadını-erkeği, yaşlısı-genci ölümün peşinde kol gezdiği insanlar görüyorlardı. Kendilerini Osmanlı kıyılarına götürecek bir gemi bulma derdindeydiler hepsi. Yarı aç yarı tok günlerce bir gemiye binebilmek için orada konaklamışlardı. Nihayet Kuştenqo ile yanındakiler İstanbul'a gidecek bir gemide yer bulabildiler. Karadenizin azgın dalgalarıyla uzun süre boğuştuktan sonra İstanbul'a ulaştılar.
Gemiden indiklerinde görevli memur onları kayıt altına aldı. Yerleşim yeri konusunda bilgileri olmadığından memurdan yardım talebinde bulundular. O da sarayda tanıdığı bir Çerkes paşaya yönlendirdi Kuştenqoyu. Birlikte bahsedilen paşanın yanına gidip yerleşim yeri konusunda yardım istediler. Paşa;
- Yanındakiler burada kalsın. Sen gemiyle Bandırma tarafına geç. O tarafta yerleşmiş Çerkeste çok var. Yabancılık çekmezsiniz oralarda. Neresini beğenirsen bir haritasını çıkarıp bana getir. der.
Kuştenqo yanında kağıt-kalem ile ilk vapura biner ve Bandırma'ya ulaşır. Manyas ile Mihaliç arasındaki Arnavutların sahiplendiği uçsuz bucaksız ovaların ortalarında kalan bir bölgeyi beğenir. haritayı çıkarabilmek için biraz zamana ihtiyaç vardır. O zamanlar Hüdavendigar Sancağı'nın Mihaliç nahiyesine bağlı Kepekler Köyünde yatıya kalır. Bu yabancıyı gören  bir Arnavut Mehmet ağa Kuştenqoya sorar;
- Hayırdır. Ne ararsın buralarda bre?
Kuştenqo dil bilmediği için "tanrı misafiri" olduğunu işaret diliyle izah etmeye çalışır. Arnavut tanrı misafiri olduğunu düşündüğü Kuştenqo yu ağırlamak için evine davet eder. Onun da canına minnet. Birlikte akşam yemeği yerler ve yatarlar. O gece dolunay ve açık bir gökyüzü tam Kuştenqo'nun işine yarayacak ortam sağlar. Gece yarısında tuvalet ihtiyacı olduğunu bahane ederek kalkar. Lakin, tuvalet oldukça uzaktır ve avluda koca koca çoban köpekleri vardır. Köpekler misafire saldırmasın diye ev sahibi olan Arnavut Kuştenqoya refakat  ederek tuvaletin yanına kadar gitti. Üstü açık tuvaletten etrafı kolaçan eden Kuştenqo mihmandarı Arnavuta hissettirmeden bölgenin krokisini yanında getirdiği kağıda çiziverdi. Tekrar eve dönerek sabaha kadar uyudular. Sabah beraberce kahvaltı ettikten sonra Kuştenqo teşekkür ederek müsaade istedi ve Bandırma'ya döndü. Yine vapurla İstanbul'a dönerek paşanın yanına gitti. Hazırladığı krokiyi  paşaya vererek o bölgeye yerleşmek istediğini, ancak Arnavutların problem çıkaracaklarını  belirtti. Paşa haritadaki bilgilere istinaden Kuştenqo adına bir tapu hazırlattı ve yanına bir zabit görevlendirdi.
Görevli zabit, Kuştenqo ve mahiyetindaki aileler vapurla yeniden Bandırma'ya ulaştılar. Zabit jandarma karakolundan yanına birkaç da jandarma alarak, Kepekler'de Kuştenqoyu misafir eden Arnavutun evine gittiler. Karşısında Kuştenqoyu yanında zabit ve jandarmaları görünce şaşkına döndü. Durum izah edildiğinde öfkelendiği her halinden belli olan Arnavut zabit ve jandarmaların koruması altında ve tapu kaydı yapılmış olduğu için zabit ve jandarmalarla münakaşa etmeyi göze alamadı. Yeni yerleşimcilere karşı yanlış bir tutuma girmemeleri tenbihlendi. Zabit ve jandarmalar görev yerlerine dönüp, Yerleşik Arnavutlarla Kuştenqo ve mahiyetindekiler başbaşa kaldıklarında aralarında aylarca süren kavgalar yaşandı. Arnavutlar yıllardır kullandıkları bu arazileri bu yeni gelenlerin ekip biçmesini hazmedemiyorlardı. Daha sonra yirmi Çerkes aile daha oraya yerleşti ve köyün adı Kuştenhable olarak anılmaya başladı. Çerkeslerin ektiklerini Arnavutlar sürüyor, yerine başka bir şey ekiyordu. Çerkeslerde aynı şekilde misilleme yapıyorlardı. Aralarında çıkan kavgalardan sonra Çerkesler Arnavutları sindirmeyi başardılar. Bu arada karşılıklı evliliklerde gerçekleşmeye başladı. Arnavutlar Kuştenhable sınırındaki tarlalarını işlemeye Çerkeslerle akrabalık bağı oluşmuş olanları gönderiyorlardı. Böylece çatışma yaşanmadan herkesi kendi işini yürütmesi mümkün oluyordu.
Kuştenqo Bram, nam-ı diğer İbram Ağa birgün hastalandı. Bandırma'daki Pertevniyal Hastanesinde tedavi olurken orada vefat etti. Uğruna onca mücadele ettiği Çerkeslerden hiçbiri onu arayıp sormadı. Hiç evlenmediği için çoluk çocuğu da yoktu onu sahiplenecek. Tesadüfen hastanede bir yakınını görmeye gelen Arnavut Mehmet ağa, onun mevtasının sahipsiz kaldığını öğrenince bütün cenaze işlemlerini üstlenerek defin işlemlerini gerçekleştirdi.
Şu gün bile Kuştenqo Bram'ın akibetini de, mezarının yerini de Kuştenhable(Ilıca Boğazı Köyü) Çerkeslerinin hiçbiri ne merak eder, nede bilirler....

Kaynak :Cemal Çetinkaya



Hiç yorum yok:

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Subscribe Now: standard

Translate