Karacabey etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Karacabey etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ekim 2019 Çarşamba

Ethem Bey in düzenli orduya karşı olduğu "Palavra"dır.

Posted by Шlэрэн
   
Kuvva-i Seyyare Genel Kumandanı Pşışaw Ethem Bey



                     Ethem Bey'in düzenli orduya karşı olduğu iddiaları büyük bir yalandır. Eğer Ethem Bey düzenli orduya karşı olsaydı, Yunanlılarla yaptığı savaşlarda ganimet olarak eline geçirdiği top, tüfek, mitraliyöz v.b. silah/mühimmatları asla düzenli orduya hibe etmez, kendi tasarrufunda bulundururdu.

                     Ethem Bey'in asıl amacı, TBMM tarafından bir an önce düzenli ordunun kurulup, topyekün bir mücadele ile vatanın işgalden kurtarılarak, milletçe yeniden normal hayata dönülmesiydi. Ne varki TBMM deki ciddiyetten çok uzak o günün mebusları kendi maaşlarına fahiş zam yapmakla meşguldüler.

                    Ankara hükümetinin  Kuvva-i Seyyare'nin Düzenli Orduya katılması( Tam anlamıyla Tasfiyesi) talebi,  Bilecik buluşması esnasında kendisine başarısız bir suikast teşebbüsünde bulunulması sebebiyle Ethem Bey ile Ankara hükümtinin aralarındaki iplerin kopmasının ardından gelmesi manidardır. O zamana kadar zaten Ethem Beyin Kuvva-i Seyyaresi Düzenli Ordunun Ali Fuat Paşa kumandasındaki Garp Cephesi Kumandanlığına bağlı olarak faaliyet gösteriyordu.

                    Ethem Beyin kabul etmediği;
 Hiçbir askeri başarısı olmayan, cephede askerleri savaşırken dahi samanlıkta saklanırken yakalayıp kırbaçladığı ve samimiyetine hiç güveninin  kalmadığı taze Garp Cephesi Kumandanı olan İnönü'nün doğrudan idaresi altına girmekti. Ve bunda da yerden göğe kadar haklıydı.
                    Kendisine rütbe teklif edildiği halde rütbe beğenmedi şeklindeki asılsız söylemleri de aşağıdaki sözüyle geçersizleştirmiştir

                    "Aziz vatanım için herkesten önce yola çıktım.  Mevki ve makam hiç düşünmedim. Hayatlarında 300 lirayı bir arada görmemiş olanlar verdikleri oylarla beni "HAİN" ilan ettiler." demesi de katiyen bir mevki, makam yada iktidar mücadelesi içinde olmadığının da en bariz kanıtıdır.

21 Kasım 2018 Çarşamba

Kuştenhable'nin Kuruluşu

Posted by Шlэрэнкъо

Kuştenqo Bram,
 

                    Kafkas-Rus savaşlarının kucağına doğmuş, çocukluk yaşlarını atlatır atlatmaz, gençlik nedir kaşen-şeşen nedir bilmeden, cepheden cepheye koşmuş yiğit bir Adğe savaşçısıdır Kuştenqo 
Bram.
24 Mart 1864 Atkuağje de savaşın kaybedildiği kesinleşince yıllardır uğruna cansiperane savaştığı yurdu artık rus tahakkümü altındaydı.  Ne yapması gerektiğini uzun uzun düşündü günler boyu. En sonunda o da diğer müslüman Adğeler gibi Osmanlı topraklarında dini baskı görmeyeceğini düşünerek sürgüne dahil olmaya karar kıldı. Etrafındakilere kararını açıkladığında bu gözüpek savaşçının niyetini öğrenen yedi aile daha ona katılmak istediklerini beyan ettiler.
Kuştenqo ve beraberindekiler yanlarında götürebilecekleri herşeyi de alarak, yola çıktılar. Günlerce dağları dereleri aşarak yorgun ve bitkin bir halde Karadeniz kıyısına ulaşabildiler. Karşılarına çıkan manzara tam bir mahşeri andırıyordu. Her yerde yorgun, bitkin, hasta kadını-erkeği, yaşlısı-genci ölümün peşinde kol gezdiği insanlar görüyorlardı. Kendilerini Osmanlı kıyılarına götürecek bir gemi bulma derdindeydiler hepsi. Yarı aç yarı tok günlerce bir gemiye binebilmek için orada konaklamışlardı. Nihayet Kuştenqo ile yanındakiler İstanbul'a gidecek bir gemide yer bulabildiler. Karadenizin azgın dalgalarıyla uzun süre boğuştuktan sonra İstanbul'a ulaştılar.
Gemiden indiklerinde görevli memur onları kayıt altına aldı. Yerleşim yeri konusunda bilgileri olmadığından memurdan yardım talebinde bulundular. O da sarayda tanıdığı bir Çerkes paşaya yönlendirdi Kuştenqoyu. Birlikte bahsedilen paşanın yanına gidip yerleşim yeri konusunda yardım istediler. Paşa;
- Yanındakiler burada kalsın. Sen gemiyle Bandırma tarafına geç. O tarafta yerleşmiş Çerkeste çok var. Yabancılık çekmezsiniz oralarda. Neresini beğenirsen bir haritasını çıkarıp bana getir. der.
Kuştenqo yanında kağıt-kalem ile ilk vapura biner ve Bandırma'ya ulaşır. Manyas ile Mihaliç arasındaki Arnavutların sahiplendiği uçsuz bucaksız ovaların ortalarında kalan bir bölgeyi beğenir. haritayı çıkarabilmek için biraz zamana ihtiyaç vardır. O zamanlar Hüdavendigar Sancağı'nın Mihaliç nahiyesine bağlı Kepekler Köyünde yatıya kalır. Bu yabancıyı gören  bir Arnavut Mehmet ağa Kuştenqoya sorar;
- Hayırdır. Ne ararsın buralarda bre?
Kuştenqo dil bilmediği için "tanrı misafiri" olduğunu işaret diliyle izah etmeye çalışır. Arnavut tanrı misafiri olduğunu düşündüğü Kuştenqo yu ağırlamak için evine davet eder. Onun da canına minnet. Birlikte akşam yemeği yerler ve yatarlar. O gece dolunay ve açık bir gökyüzü tam Kuştenqo'nun işine yarayacak ortam sağlar. Gece yarısında tuvalet ihtiyacı olduğunu bahane ederek kalkar. Lakin, tuvalet oldukça uzaktır ve avluda koca koca çoban köpekleri vardır. Köpekler misafire saldırmasın diye ev sahibi olan Arnavut Kuştenqoya refakat  ederek tuvaletin yanına kadar gitti. Üstü açık tuvaletten etrafı kolaçan eden Kuştenqo mihmandarı Arnavuta hissettirmeden bölgenin krokisini yanında getirdiği kağıda çiziverdi. Tekrar eve dönerek sabaha kadar uyudular. Sabah beraberce kahvaltı ettikten sonra Kuştenqo teşekkür ederek müsaade istedi ve Bandırma'ya döndü. Yine vapurla İstanbul'a dönerek paşanın yanına gitti. Hazırladığı krokiyi  paşaya vererek o bölgeye yerleşmek istediğini, ancak Arnavutların problem çıkaracaklarını  belirtti. Paşa haritadaki bilgilere istinaden Kuştenqo adına bir tapu hazırlattı ve yanına bir zabit görevlendirdi.
Görevli zabit, Kuştenqo ve mahiyetindaki aileler vapurla yeniden Bandırma'ya ulaştılar. Zabit jandarma karakolundan yanına birkaç da jandarma alarak, Kepekler'de Kuştenqoyu misafir eden Arnavutun evine gittiler. Karşısında Kuştenqoyu yanında zabit ve jandarmaları görünce şaşkına döndü. Durum izah edildiğinde öfkelendiği her halinden belli olan Arnavut zabit ve jandarmaların koruması altında ve tapu kaydı yapılmış olduğu için zabit ve jandarmalarla münakaşa etmeyi göze alamadı. Yeni yerleşimcilere karşı yanlış bir tutuma girmemeleri tenbihlendi. Zabit ve jandarmalar görev yerlerine dönüp, Yerleşik Arnavutlarla Kuştenqo ve mahiyetindekiler başbaşa kaldıklarında aralarında aylarca süren kavgalar yaşandı. Arnavutlar yıllardır kullandıkları bu arazileri bu yeni gelenlerin ekip biçmesini hazmedemiyorlardı. Daha sonra yirmi Çerkes aile daha oraya yerleşti ve köyün adı Kuştenhable olarak anılmaya başladı. Çerkeslerin ektiklerini Arnavutlar sürüyor, yerine başka bir şey ekiyordu. Çerkeslerde aynı şekilde misilleme yapıyorlardı. Aralarında çıkan kavgalardan sonra Çerkesler Arnavutları sindirmeyi başardılar. Bu arada karşılıklı evliliklerde gerçekleşmeye başladı. Arnavutlar Kuştenhable sınırındaki tarlalarını işlemeye Çerkeslerle akrabalık bağı oluşmuş olanları gönderiyorlardı. Böylece çatışma yaşanmadan herkesi kendi işini yürütmesi mümkün oluyordu.
Kuştenqo Bram, nam-ı diğer İbram Ağa birgün hastalandı. Bandırma'daki Pertevniyal Hastanesinde tedavi olurken orada vefat etti. Uğruna onca mücadele ettiği Çerkeslerden hiçbiri onu arayıp sormadı. Hiç evlenmediği için çoluk çocuğu da yoktu onu sahiplenecek. Tesadüfen hastanede bir yakınını görmeye gelen Arnavut Mehmet ağa, onun mevtasının sahipsiz kaldığını öğrenince bütün cenaze işlemlerini üstlenerek defin işlemlerini gerçekleştirdi.
Şu gün bile Kuştenqo Bram'ın akibetini de, mezarının yerini de Kuştenhable(Ilıca Boğazı Köyü) Çerkeslerinin hiçbiri ne merak eder, nede bilirler....

Kaynak :Cemal Çetinkaya



12 Mart 2018 Pazartesi

Yeştuatl'e Hidayet

Posted by Шlэрэнкъо
Yeştuat'le Hidayet




                      #PşışawoEthemBey  #KuvvaiSeyyareyi lağvedip 6 Ocak 1921 de canından aziz

bildiği vatanını terketmek zorunda kaldıktan sonra  #GüneyMarmara bölgesinde bir

#ÇerkezDevleti kurma çalışmaları yapıyorlar bahanesiyle de #GüneyMarmara da  tam bir

#ÇerkeZ  avı başlatılmıştı.

Bölgedeki jandarma birlikleri muhtelif zamanlarda #Çerkez köylerinde evleri  basıyor ne kadar genç

erkek yakalarlarsa karakola götürüp #İstiklalMahkemeleri'nde sözde bir yargılamayla idama

mahkum edilerek muhtelif yerlerde infaz ediliyordu.
                 
                     Bölge #Çerkezleri duruma çare olarak çocuklarını dam, samanlık ya da varsa bağ evi

olanlar oralarda saklamaya başlamışlardı. #YeniZiraatliKöyü'nden  Yeştuatl'e 

Hacı Selman oğlu Hidayet'de bunlardan biriydi. Hidayet  #EthemBey'in amcasının kızı Fahriye

Hanımla evliydi.

#EmreKöy
'de #EthemBey'in amcası Pşışawo İsmail Bey'in samanlığında saklanıyordu  

Fahriye hanım tarafından.
                   
                      Birgün Fahriye hanım  ona yiyecek götürdüğü bir anda jandarma ikisinide samanlıkta yakalıyor.

Hidayet itiş kakış anında çaktırmadan silahını  Fahriye hanıma veriyor. (jandarmalar kadının

üstünü arayamaz ve karakola götürmezler düşüncesiyle). O da  jandarmaya farkettirmeden

koynuna atıyor Hidayet'in kendine verdiği silahı. İkisi birlikte derdest edilip #Mihaliç in

#DağkadıKöyü'ndeki karakola götürülüyorlar. Karakolda bir gece nezarette tutulduktan sonra

#Mihaliç kasabasındaki adliyeye götürülerek hakim karşısına çıkarılıyor ikiside.

Hakim soruyor;

- Ne yapmış bunlar? Nedir bunların suçu?

- Hakim Bey bunlar Çerkez! Bunları Emre Köy'de  Hain Çerkez Ethem'in amcasının 

samanlığında saklanırken yakaladık.

- Lan geri zekalılar. Bu memleket onların sayesinde kurtulmadı mı? Hemen bırakın onları 

bakayım. Gitsinler evlerine.

- Ama hakim bey!!!

-Kesss. Dediğimi yapın. O kadar.

Böylece o kadirşinas hakim sayesinde idam edilmekten kurtulmuştu Yeştuatl'e  Hacı Selman 

oğlu Hidayet.
                       
Allah herkese hidayet versin. Amin.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Subscribe Now: standard

Translate