This Blog interested in Caucassian Culture&History and Environment and Renewaible Clean Energy Sources.
- Home
- QHUAPH QHAZZ
- STATİC WATER POWERED
- FİRE FİGHTİNG HELİED
- ИГЪЭХЪУАЛЪ ЖЪЫК|УАЧ|Э
- ELECTRON DOWNLOAD UNİT
- Touch-Screen Virtual Keyboard
- Pass Driver
- Fiber Optic Transmision System Of The Solar Powered
- İllegal Wehicle İdentification System
- Wastewater Treatment Unit
- Videos
- Pıctures
- About Me
- Environment
- My Terminatation Styl
- YEŞİL ORDU
- Жъы Зыгъэко
Wellcome!
When If I'd can to realized my idea, we'll anneed to nucluer energy and other inconvenient energy kinds. I think about who are Caucassian languages the key for to decipher of historical knowledges.
inhabitant etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
inhabitant etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2 Ağustos 2012 Perşembe
(K001) Çanakkale Harbi'nde kahraman Mehmetçik'tir, subaylar değil, Üstad...
Posted by Шlэрэнкъо
Tags:environment,global warming,energy
anadolu,
anatolia,
ankara,
çanakkale,
hain,
halk,
history,
inhabitant,
islam,
orman anatolia,
osmanlı,
padişah,
savaş,
yunan
6 Mart 2012 Salı
Tscherkessen platz in Wien(Çerkes Meydanı)
QhuafeQhase, a gallery on Flickr.
Tscherkessen platz in Wien (Çerkes meydanı)'nın hikayesi.Viyana'da Tscherkessen platz in Wien (Çerkes meydanı) adı verilen bir meydan vardır. Bu alanında hikayesi ise şöyle,
Kanuni 1529 yılında Viyana'yı kuşatır. şehir surları her taraftan toplarla dövülür, aralıksız taarruz edilir. Bu sırada Çerkes diye adlandırılan bir süvari elinde kamasıyla açılan bir gedikten içeri dalar. Ancak Çerkes süvari içeri girdiğinde atıyla birlikte öldürülür. Bunun üzerine Osmanlı askerleri tarruzu bırakıp geri çekilir. O gün Osmanlı ordusu taarruzu bırakır.
...
Ertesi gün hava iyice soğumuştur. Kar ve fırtınalı bir hava sonucu Osmanlı ordusu zor duruma düşer. İstihkam çukurları kar ile dolar. Binlerce asker soğuktan donmaya başlar. Hayvanlar ise donarak ölür. Bunun üzerine askerler Kanuni'ye yalvarırlar. Padişah da bu yakarışları kabul edip kuşatmayı kaldırır.
Osmanlı ordusu geri çekildiğinde ise kral Ferdinand içeri gözü pek şekilde dalan çerkes süvariden çok etkilenir. Dayı çerkesi öldüren askerin derhal bulunması emrini verir, Çerkes Süvariyi öldüren asker kralın huzuruna getirilir. Kral Ferdinand askere şu cümleleri sarf eder
- "Sen kim oluyorsun da, bu inançlı ve yiğit insanı arkadan vurup öldürürsün, sen gerçek bir erkek olsaydın, yiğitilik gösterir, onun karşısına dikilir kılıçla dövüşüp başını keserdin" der. Kral iyice sinirlenir ve Dayı Çerkes adlı süvariyi öldüren askeri, Çerkes süvarinin öldürüldüğü yerde ödürmüş olduğu bir duvarın içine hapsederek ölüme mahkum eder. Bugün Almanya'daki Çerkes meydanında bu askerin kurumuş cesedi o duvarın içerisinde halen durmaktadır.
http://www.flickr.com/photos/erolerdogan/322474334/
Dayı Çerkes ve atı ise mumyalanmış şekilde bir anıt olarak, Viyana'da kaleye girdiği yerde giysileri, zırhları ve silahlarıyla ve kalpağıyla durmaktadır.
Not:Yazı orijinalinden aynen kopyalanmıştır. Söz konusu meydan Almanya'da değil Avusturya'dadır.
Tags:environment,global warming,energy
adıge,
adığe,
caucassian,
caucasus,
culture,
çerkes,
çerkez,
fighter,
gun,
history,
inhabitant,
kaf,
kafdağı,
kafkas,
kafkasya,
osmanlı,
padişah,
ray caucassian,
savaş
30 Eylül 2011 Cuma
Фыр я ун(э)
Posted by Шlэрэнкъо
Фыр я ун(э)(Phıriawuna)=Ray Room.
Фыр(Phır)=Light,Ray.
я ун(э)(iawuna)=Home,Room.
Фыр я ун(э)(Phıriawuna)=Ray Room.
Фыр(Phır)=Light,Ray.
я ун(э)(iawuna)=Home,Room.
Tags:environment,global warming,energy
adıge,
adığe,
caucasus,
energy,
environment,
evolution,
evrim,
firavun,
fire,
history,
inhabitant,
islam,
kaf,
kafkas,
piramit,
power,
ray caucassian,
sun,
water
26 Haziran 2011 Pazar
QHUAPHQHAZZ: CİRCASSİAN'S REQUESTS
QHUAPHQHAZZ: CİRCASSİAN'S REQUESTS: "Posted by Шlэрэнкъо CIRCASSIAN'S REQUESTS FROM T.C. Political Inquiry; 1 - R.F. with TC of the 'Dual Citizenship' agreement, 2 -Wihch..."
Posted by Шlэрэнкъо
Posted by Шlэрэнкъо
Tags:environment,global warming,energy
adıge,
adıgey,
adığe,
anatolia,
caucassian,
caucasus,
circassian,
culture,
çerkes,
çerkez,
exile,
history,
inhabitant,
kaf,
kafdağı,
kafkas,
kafkasya,
osmanlı,
ray caucassian,
world
6 Mayıs 2011 Cuma
Bitmeyen "Ulu Meşe" Masalı
Posted by Шlэрэнкъо
Yaşını hiç kimsenin bilmediği ulu bir meşe ağacı varmış. Her kış mevsiminde mecburen yapraklarını döker, bazende çok sert fırtınalara yakalanıp dallarının kırıldığı da çok olurmuş. Ancak her bahar gelişinde öyle bir sevinirmiş ki, yine yemyeşil yapraklar açıp, tekrar yeryüzüne birçok palamut serpiştirebileceği için. Nasıl sevinmesin ki, kış boyu yapayalnız haldeyken yemyeşil yapraklara bürününce bir başka güzel olduğunu, üzerine kuşların yuva yaptığı, bu şekilde hem dış tehlikelerden korunduğu hem de neş'eli ve mutlu olduklarını her şekilde belli eden ötüşlerini duymak, türlü böceklerin onun sayesinde beslendiği, onlar için kendisinin adeta bir sığınak olduğunu bilmek, hele ki o kendi neslinin devamını sağlayacak palamutları yeterince olgunlaşıp, türlü şekillerde toprağa karıştığını ve etrafında sürekli genişleyerek büyüyen bir ormanın oluştuğunu görmek en büyük mutluluk kaynağı imiş onun için. Ancak bazıları da kurda kuşa yem olup, uzak diyarlara gitmek zorunda kalıyormuş bazen. Oralarda çok çetin yaşam mücadelesi vermek gerekiyormuş, yabancı diyarlarda üstelik tek başına oldukları için. Kendilerinin ait oldukları bir ormanın varlığını biliyorlarmış ama ne çare. Bulunduğu yere hasbelkader tamda kök salmaya başlamışken, tekrar ait olduğu ormana karışmak için ne kadar yanıp tutuşsalar da, göze alamadıkları birçok şeyi bahane ederek oldukları yerlere dahada derin kök salmaya devam ediyorlar ve de üstelik onlardan istifade edenler buna hep engeller çıkarıyorlarmış.
Yine güzel bir bahar günü yapraklar kendi aralarında fısıldaşıyormuş;
- Biz olmasak bu meşe bir şeye benzemez. Bizim sayemizde böyle yemyeşil ve güzel görünüyor. Hiç farkettinmi biz yokken nasıldı, şimdi ne halde?
- Öyle deme!!! Aslında biz onun sayesinde varız. O bizim hayat kaynağımızdır. Düşünsene bir, o olmasaydı biz olurmuyduk? Biz sadece bir bahar varız. Kış geldiğinde, rüzgarlarla her tarafa savrulup, kupkuru bir şekilde toprağa düşerek yok olup gideceğiz. Fakat o yine dimdik ayakta, daha gelişmiş bir halde, yine yeni yapraklar açmayı bekleyecek ve yepyeni yapraklara hayat verecek.
Yaprakların kendi aralarındaki fısıldaşmalarını duyan bir palamut hemen muhabbete katılmış;
-Arkadaşın çok haklı. Tabiki sizler sonbahar geldiğinde kuruyup gideceksiniz. İşte o zaman yerinizde yeller esecek. Siz hiç boşuna böbürlenmeyin. Asıl biz değerliyiz onun için. Çünkü bizler sizin gibi kuruyup gitmeyeceğiz. Bizde toprağa kök salıp, onun gibi meşe ağacı olacağız. Hem kimbilir, bizde belki ilerde onun gibi ulu bir ağaç olabiliriz. Ulu bir meşe olamasak bile en azından bu ormanın bir parçası oluruz. Yani biz olmasak o burada yapayalnız kalacağı için, onun da burada pek fazla yaşama şansı yok bence.
Daha palamadun sözü biter birmez konuşmaları duyan "ulu meşe"nin dalı hiddettle azarlamış hepsini;
- Ey haddini bilmez gafiller. Siz kendinizi ne sanırsınız? Güçlü olmanın yolu, birlik olmaktır. Birlik olmanın yoluda oraya buraya savrulmak değil, bir "ulu meşe"ye dal-budak olmaktır. Hele en güzeli, herbiri ulu bir meşe ile dolu büyük bir orman olmaktır.
Yaşını hiç kimsenin bilmediği ulu bir meşe ağacı varmış. Her kış mevsiminde mecburen yapraklarını döker, bazende çok sert fırtınalara yakalanıp dallarının kırıldığı da çok olurmuş. Ancak her bahar gelişinde öyle bir sevinirmiş ki, yine yemyeşil yapraklar açıp, tekrar yeryüzüne birçok palamut serpiştirebileceği için. Nasıl sevinmesin ki, kış boyu yapayalnız haldeyken yemyeşil yapraklara bürününce bir başka güzel olduğunu, üzerine kuşların yuva yaptığı, bu şekilde hem dış tehlikelerden korunduğu hem de neş'eli ve mutlu olduklarını her şekilde belli eden ötüşlerini duymak, türlü böceklerin onun sayesinde beslendiği, onlar için kendisinin adeta bir sığınak olduğunu bilmek, hele ki o kendi neslinin devamını sağlayacak palamutları yeterince olgunlaşıp, türlü şekillerde toprağa karıştığını ve etrafında sürekli genişleyerek büyüyen bir ormanın oluştuğunu görmek en büyük mutluluk kaynağı imiş onun için. Ancak bazıları da kurda kuşa yem olup, uzak diyarlara gitmek zorunda kalıyormuş bazen. Oralarda çok çetin yaşam mücadelesi vermek gerekiyormuş, yabancı diyarlarda üstelik tek başına oldukları için. Kendilerinin ait oldukları bir ormanın varlığını biliyorlarmış ama ne çare. Bulunduğu yere hasbelkader tamda kök salmaya başlamışken, tekrar ait olduğu ormana karışmak için ne kadar yanıp tutuşsalar da, göze alamadıkları birçok şeyi bahane ederek oldukları yerlere dahada derin kök salmaya devam ediyorlar ve de üstelik onlardan istifade edenler buna hep engeller çıkarıyorlarmış.
Yine güzel bir bahar günü yapraklar kendi aralarında fısıldaşıyormuş;
- Biz olmasak bu meşe bir şeye benzemez. Bizim sayemizde böyle yemyeşil ve güzel görünüyor. Hiç farkettinmi biz yokken nasıldı, şimdi ne halde?
- Öyle deme!!! Aslında biz onun sayesinde varız. O bizim hayat kaynağımızdır. Düşünsene bir, o olmasaydı biz olurmuyduk? Biz sadece bir bahar varız. Kış geldiğinde, rüzgarlarla her tarafa savrulup, kupkuru bir şekilde toprağa düşerek yok olup gideceğiz. Fakat o yine dimdik ayakta, daha gelişmiş bir halde, yine yeni yapraklar açmayı bekleyecek ve yepyeni yapraklara hayat verecek.
Yaprakların kendi aralarındaki fısıldaşmalarını duyan bir palamut hemen muhabbete katılmış;
-Arkadaşın çok haklı. Tabiki sizler sonbahar geldiğinde kuruyup gideceksiniz. İşte o zaman yerinizde yeller esecek. Siz hiç boşuna böbürlenmeyin. Asıl biz değerliyiz onun için. Çünkü bizler sizin gibi kuruyup gitmeyeceğiz. Bizde toprağa kök salıp, onun gibi meşe ağacı olacağız. Hem kimbilir, bizde belki ilerde onun gibi ulu bir ağaç olabiliriz. Ulu bir meşe olamasak bile en azından bu ormanın bir parçası oluruz. Yani biz olmasak o burada yapayalnız kalacağı için, onun da burada pek fazla yaşama şansı yok bence.
Daha palamadun sözü biter birmez konuşmaları duyan "ulu meşe"nin dalı hiddettle azarlamış hepsini;
- Ey haddini bilmez gafiller. Siz kendinizi ne sanırsınız? Güçlü olmanın yolu, birlik olmaktır. Birlik olmanın yoluda oraya buraya savrulmak değil, bir "ulu meşe"ye dal-budak olmaktır. Hele en güzeli, herbiri ulu bir meşe ile dolu büyük bir orman olmaktır.
Tags:environment,global warming,energy
caucassian,
caucasus,
çerkes,
çerkez,
dünya,
environment,
foto syntesis,
gofer,
halk,
history,
inhabitant,
kaf,
kafdağı,
kafkas,
qofer,
tree,
wood,
world,
yaradılış
27 Aralık 2010 Pazartesi
А НАТХЪО ЛIЫЙ
Posted by Шlэрэнкъо
А НАТХЪО ЛIЫЙ
А НАТХЪО ЛIЫЙ
А-НА-ТХЪО-ЛIЫ-Й = A-NA-THO-tL'I-Y
(O KIZILSEVER KİŞİNİN VATANI)
(O KIZILSEVER KİŞİNİN VATANI)
А: O(bilinen).
НА: Sevecen, Şefkatli, Merhametli.
ТХЪО: Kızıl.
ЛIЫ: Kişi; Kimse, Zat
Й: Memleketi,Vatanı, Diyarı ...yaşadığı yer
Tags:environment,global warming,energy
adğe,
adıge,
adığe,
anadolu,
anatolia,
caucassian,
caucasus,
cudi,
culture,
çerkes,
exile,
history,
inhabitant,
insan,
kaf,
kafkas
24 Aralık 2010 Cuma
"Çerkes"ler
Posted by Шlэрэнкъо
Çer-kes(ler)
Çer= Asker. Kes= Kişi(ler),Kimse(ler),İnsan(lar).
"Çerkes" Arabça/Farsça "çer" ve "kes" kelimelerinden oluşan bileşik kelimedir. (Örnek; Her-kes.) Kılık ve kıyafetleri adeta askeri bir üniforma gibi tek tip olmasından dolayı Kafkasyalı (Adğe,Abhaz ve Oset gibi)insanlar, araplar tarafından bu şekilde tanımlanmışlardır. Osmanlı döneminde ise, "Kafkas" tanımı, Ortadoğu ve Balkanlarda yoğun olarak kullanılan Arapça etkisiyle tamamen "Çerkes" olarak değiştirilmiştir.
Uluslararası literatürde sadece beyaz ırkın "Kafkas" olarak tanılanması tamamen yanlıştır. "Kafkas" tanımı Nuh Tufanı'ndan beri yaşayan tüm insanları kapsamaktadır. Kafkasya'da yaşayan yerli halk(Adğe,Abhaz ve Oset) "Ari Kafkas"tır. Gerek yaşadıkları coğrafya, gerekse dil, kıyafet ve yaşam tarzı(kültür) bakımından hiç değişime uğramadan günümüze kadar kendilerini en iyi şekilde koruyabilmişlerdir. Diğerleri ise dağılmış, değişime uğramış ve çok karışmış melez toplumlardır.
"Çerkes" kavramının "Kafkas" kavramının yerine kullanılması, yukarıda açıkladığım, bu iki kelimenin anlamlarının nereden geldiği konusundaki sebeplere bakıldığında, tarihi doğru kavrama açısından çok büyük hatalara düşülmesine yol açar.
Çer-kes(ler)
Çer= Asker. Kes= Kişi(ler),Kimse(ler),İnsan(lar).
"Çerkes" Arabça/Farsça "çer" ve "kes" kelimelerinden oluşan bileşik kelimedir. (Örnek; Her-kes.) Kılık ve kıyafetleri adeta askeri bir üniforma gibi tek tip olmasından dolayı Kafkasyalı (Adğe,Abhaz ve Oset gibi)insanlar, araplar tarafından bu şekilde tanımlanmışlardır. Osmanlı döneminde ise, "Kafkas" tanımı, Ortadoğu ve Balkanlarda yoğun olarak kullanılan Arapça etkisiyle tamamen "Çerkes" olarak değiştirilmiştir.
Uluslararası literatürde sadece beyaz ırkın "Kafkas" olarak tanılanması tamamen yanlıştır. "Kafkas" tanımı Nuh Tufanı'ndan beri yaşayan tüm insanları kapsamaktadır. Kafkasya'da yaşayan yerli halk(Adğe,Abhaz ve Oset) "Ari Kafkas"tır. Gerek yaşadıkları coğrafya, gerekse dil, kıyafet ve yaşam tarzı(kültür) bakımından hiç değişime uğramadan günümüze kadar kendilerini en iyi şekilde koruyabilmişlerdir. Diğerleri ise dağılmış, değişime uğramış ve çok karışmış melez toplumlardır.
"Çerkes" kavramının "Kafkas" kavramının yerine kullanılması, yukarıda açıkladığım, bu iki kelimenin anlamlarının nereden geldiği konusundaki sebeplere bakıldığında, tarihi doğru kavrama açısından çok büyük hatalara düşülmesine yol açar.
Tags:environment,global warming,energy
adıge,
caucassian,
çerkes,
çerkez,
dokument,
folklor,
halk,
inhabitant,
kaf,
kafdağı,
kafkas
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)