2 MAYIS 1923 "GÜNEY MARMARA ÇERKES SÜRGÜNÜ"
Yayılmacı politikalarıyla Viyana kapılarına dayanan Hilafet Makamını da elinde bulunduran Osmanlı devleti, Hristiyan batı devletleri için büyük bir tehditti. Bunun yanında Siyonistlerin Arz-ı Mevud( Vadedilmiş topraklar) emellerini gerçekleştirebilmeleri ve Osmanlı devleti sınırları içinde bulunan Filistin topraklarında bir devlet kurabilmeleri için Osmanlı'nın mutlaka yıkılması gerekiyordu. Hatta Hilafet de kaldırılmalıydı ki, Müslümanlar birlikte hareket edemesinler. Lakin bu amaca yönelik her hamlelerinin karşısında tek bir engel çıkıyordu önlerine.
BAŞ BELASI ÇERKESLER.
Hanedanın en önemli insan kaynağı Güney Marmara Çerkesleri, gerek saray bürokrasisinde gerek askeri olarak hanedanın fedaisi olan Güney Marmara Çerkesleri;
Siyonist, Sabetayist, Evangelist, Levanten ve Masonların ortak amaçlarına ulaşabilmeleri için her ne pahasına olursa olsun bertaraf edilmesi gerekiyordu. Bunun için Balkan savaşları zamanlarında karar verilmişti. Lakin askeri olarak buna güçleri yetmediği için uygun şartların oluşmasını bekliyorlardı.
Kurtuluş savaşında Batı cephesinin savunmasını sağlayan Çerkes Ethem ve cengaver Çerkesler bir şekilde bertaraf edilince, bahsi geçen şer odaklarının aradıkları fırsat ellerine geçmiş oldu. Önce Güney Marmara'da Çerkes köylerine muhtelif zamanlarda jandarma devriyesi çıkararak 12-13 yaşındaki Çerkes çocuklarını dahi gördükleri yerde derdest ederek hapsetmeye başladılar. Bu Ethem bey Almanya'da tedavi olmak amacıyla İzmir'den Yunanistan'a geçtiği zamana kadar devam etti. Anadolu topraklarını terk eden Ethem Bey'den tamamen kurtulunca, hapsettikleri 13-14 yaşındaki çocukları ve yetişkinleri her gün düzine düzine muhtelif yerlerde asmaya başladılar. Bundan kurtulabilmek için Çerkesler genç erkeklerini samanlıkta, ahırda hatta bağ evlerinde saklamaya başladılar. Güney Marmara'da Çerkes genç nüfusu böylece büyük oranda yok edildikten sonra sürgüne karşı çıkabilecek bir güç ortadan kalkmış oldu.
Tam 102 yıl önce bugün, m.kemalin yayınladığı genelgeyle Balıkesir'in ilçeleri Gönen, Manyas ve Bandırma'nın Çerkes köylerine "Sürgün"e hazır olmaları talimatı verildi. Defaten başlarına gelen melanetlerden dolayı aşırı demoralize olan Çerkesler hiç tepki veremediler. 14 köy çoluk çoçuk demeden, Doğu ve Güney doğu Anadolu'nun en ücra köşelerine, hatta Suriye sınırına kadar sürüldüler. Yol güzergahındaki yeleşimlere de "Bu gavur Çerkeslerden uzak durun. Bunlara hiçbir şey alıp vermeyin" diye talimatlar verilerek, temel ihtiyaçlarını gidermelerini dahi engellemişlerdi. Sürgüne gönderilenler dışında, diğer bölge köyleri de varlıkları yok pahasına sattırılarak sürgüne hazır vaziyette 1 yıl bekletilmişlerdi.
1864 de Kafkasya'dan, 1877 de Balkanlardan sürülen Çerkesler 1923 de de Güney Marmara'dan sürüldüler. 60 yılda tam 3 sürgün. Dünya'da kaç milletin başına gelmiştir ki böylesi bir dram?
Sürgünü TBMM ye yazdığı mektuplarla görünür kılan ve Sürgün edilenlerin tekrar geri dönmelerini sağlayan tek cesur insan Mehmet Fetgeri Şoenu'yu rahmetle anıyorum.
Önceki iki sürgün savaştığımız hasımlarımızın eseri iken, bu 3. sürgün varlığını korumak için canımızı ortaya koyduğumuz ve kardeş bildiğimiz dış mihrakların iş birlikçileri tarafından olması hasebiyle sürgünlerin en azap verici olanıdır. Bu Güney Marmara Çerkes sürgününün Çerkes Ethem yüzünden olduğu sanılır. Oysa olay çoktan kararı verilmiş bir eylemdir. Sadece ihtiyaç duyulan şartlar hasıl olmuş, Çerkesler istenilen kıvama gelmiştir. Ne diyelim...
ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM!
Sonuç: Osmanlı yıkıldı, Hilafet kaldırıldı, İsrail kuruldu. Şimdi sırada Arz-ı Mevud....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder